YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3827
KARAR NO : 2014/5615
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
MAHKEMESİ : FETHİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2012/561-2013/938
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu K.. Köyü çalışma alanında bulunan 110 ada 9 parsel sayılı 3.903,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı O.. D.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı N.. Y.. ve D.. A.. dava konusu taşınmazın bazı bölümlerinin ayrı ayrı kendilerine ait olduğu iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 110 ada 9 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişileri tarafından düzenlenen 29.06.2013 tarihli raporlarının ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 1.764,52 m2 kısmına ilişkin tapunun iptali ile bu kısmın davacı D.. A..’ya ait 110 ada 41 parsel sayılı taşınmazın tapusuna eklenmesi suretiyle davacı D.. A.. adına tesciline, aynı krokide (C) harfi ile gösterilen 622,75 m2 kısmına ilişkin davalı adına olan tapunun iptali ile bu kısmın davacı N.. Y..’a ait 110 ada 10 parsel sayılı taşınmazın tapusuna eklenmesi suretiyle davacı N.. Y.. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı O.. D.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyize konu (A) ve (C) harfleri ile belirtilen yerlerin davacı tarafın kullanımında olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; mahkemenin gerekçesi yetersiz olduğu gibi, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Bu durumda davacı tarafın tespit günü itibariyle temyize konu taşınmaz bölümleri üzerinde hak sahibi olduklarını kanıtlamaları gerekir. Mahallinde yapılan keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklar, temyize konu taşınmaz bölümleri üzerinde davacı tarafça sürdürülen zilyetlik hususunda çelişkili beyanlarda bulunmuş olmalarına rağmen mahkemece çelişkinin giderilmesi yoluna gidilmemiştir. O, halde sağlıklı sonuca varılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ile önceki keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin ne zamandan beri kimin kullanımında olduğu, ne olarak kullanıldıkları, kimden kime ve nasıl intikal ettikleri, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususları etraflıca sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, alınan beyanlar ile önceki keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki ortaya çıktığı takdirde giderilmeye çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.