Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/3788 E. 2014/2052 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3788
KARAR NO : 2014/2052
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : ADANA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2013
NUMARASI : 2013/97-2013/397

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “davacı Hazinenin, eldeki davada çekişmeli taşınmazların kayıtlarının dayanıksız hale geldiğini belirterek, imar öncesi duruma dönülmesini ve ihdasen oluşan parselin yeniden Hazine adına tescilini, olmadığı takdirde zararının tazminini istediği; Mahkemece, kısa kararda; “A.. B.. ile Ç.. B.. aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda bu kısma yer verilmeyerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılmasının isabetsiz olduğu; kabule göre ise; imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, birleşen davalar hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının da doğru bulunmadığı; yine kabule göre; ihyasına karar verilen taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmemiş olması doğru olmadığı gibi, davanın açılmasına davalı Adana Büyükşehir Belediyesi ile Seyhan Belediyesi’nin yapmış oldukları işlemlerin sebep olduğu, çekişme konusu bölümün yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içerisine dahil edilerek Seyhan Belediyesi ile ilgisinin kalmadığı, ancak anılan Belediyenin yapmış olduğu işlemlerden halefiyet ilkesi gereği Çukurova Belediyesi sorumlu olduğu halde, davalı A.. B.. ile Ç.. B.. yönünden husumet yokluğundan ret kararı verilmiş olması ve bu belediyeler yararına vekalet ücretinin hüküm altına alınmış olması, öte yandan; hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilen Seyhan Belediyesi yararına avukatlık ücretine karar verilmiş olmasının da isabetsiz olduğu” hususlarına değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; “dava ve birleşen davalar itibarı ile; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde Seyhan Belediyesinden bölünerek Çukurova belediyesi kurulmuş olduğundan davalı S.. B.. hakkında karar verilmesine ve hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar hakkında tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, Harita kadastro mühendisi 01/04/2010 günlü tarihli bilirkişi raporu ve ekli krokiler ve fotoğraflarında gösterilip açıklandığı üzere dava konusu Adana İli, Çukurova İlçesi, K. Köyü 1073 parsel numaralı kadastro parselinde; İmarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline, eski hale ihya ile ihdas parselin davacı M.. H.. adına tapuya kayıt ve tesciline” şeklinde karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı A.. B.. vekili, dahili davalı Ç.. B.. vekili ve davalı M.. D.. tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen davalar, kadastral parselin ihyası suretiyle tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın öncesinde tespit dışı alanda ihdasen Hazine adına tescil edildiği, bilahare Seyhan Belediyesince başka bir çok parselle birlikte 37 nolu düzenleme bölgesinde imar uygulamasına tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dahil edildiği dosya kapsamıyla sabit olup; mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanıksız hale geldiği ve sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak; verilen kararın infaza elverişli olduğu söylenemez. Hemen belirtilmelidir ki; hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak kapsamda olması gerektiği, 1086 sayılı Yasa’nın 388. maddesinde olduğu gibi 6100 sayılı Yasa’nın 297. maddesinde de yer almaktadır. Oysa, mahkemece kurulan hükümde, hangi imar parsellerinin ne kadarlık kısımlarının tapu kayıtlarının iptaline hükmedildiği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıklanmamıştır. O halde, çekişmeli imar parsellerinin ihyası talep edilen ihdas parseli üzerinde kalan kısımları açıkça yazılarak bu bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile 1073 sayılı parselin ihyası ve Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.