Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/3782 E. 2014/4685 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3782
KARAR NO : 2014/4685
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : BAŞKALE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2012
NUMARASI : 2012/43-2012/251

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı M.. Ü.., Y. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakıldığını iddia ettiği taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı M.. Ü.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Kadastro Müdürlüğünü ve Y. Köyü Tüzel kişiliğini hasım göstererek, kadastro sırasında tescil harici bırakıldığını iddia ettiği yerle ilgili adına tescil talebinde bulunmuştur. Bu gibi yerler hakkında açılan tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişileri yasal hasım durumundadır. Mahkemece verilen kararın gerekçesinde davada husumetin Kadastro Müdürlüğüne yöneltilmiş olması nedeniyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verildiği açıklanmış olmasına rağmen kararın hüküm fıkrasında ve 06.12.2012 tarihindeki kısa kararında davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. HMK’nın 298/2. maddesi gereğince kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler. Diğer taraftan HMK’nın 150. maddesi gereği davacı tarafın duruşmalara katılmaması ya da kendisini bir vekille temsil ettirmemesi halinde mahkemece dosyanın işlemden kalırılmasına ve üç ay içerisinde yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekir. Somut olayda davacı 18.10.2012 ve 06.12.2012 tarihlerindeki son iki celsede duruşmalara katılmadığı halde HMK’nın 150. maddesi gereği dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken davaya devam edilmesi de isabetsizdir. Ayrıca dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Davacının, yasal hasım olan Hazine yerine Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermesi şeklindeki bu yanılgısı temsilcide hata niteliğindedir. Temsilcide hata halinde, davanın husumetten reddedilmeyip doğru hasma dava dilekçesinin tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanabileceği, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarından olduğu gibi, 6100 sayılı HMK’nın “Tarafta İradi Değişiklik” başlığını taşıyan 124. md. ile de temsilcide yanılgı hali yasal düzenleme kapsamına alınmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma
günü yasal hasım olan Hazineye tebliğ ettirilip davaya devam etmek ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yöntemine göre taraf teşkili sağlanmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması da ayrıca isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.