Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/3769 E. 2014/5716 K. 08.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3769
KARAR NO : 2014/5716
KARAR TARİHİ : 08.05.2014

MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2012/495-2013/122

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine, K.. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında taşlık niteliğinde tespit harici bırakılan taşınmazın ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu iddiasına dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 1975 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18. maddesinden kaynaklanan tescil isteğine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18. maddesi, özel mülk niteliği taşıyan ya da tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olup ilerde bu niteliği kazanabilecek taşınmazlar ile ekonomik yarar sağlanabilecek taşınmazların Hazine adına tescilini olanaklı kılmıştır. Belirtilen yasa hükmü karşısında Hazine adına tescil isteklerinde Türk Medeni Kanunu’nun 713 ve 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinin uygulama yeri yoktur. Hal böyle olunca; taşınmaz üzerinde imar-ihya faaliyetlerinin tamamlanmamış ve özel mülkiyete konu teşkil etmeyecek yerlerden olması taşınmazın ekonomik yarar sağlaması ya da tarım alanına dönüştürülmesine engel teşkil etmeyeceği kuşkusuzdur. Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazın 1975 yılında tescil harici bırakıldığı ancak A.. B.. tarafından imar ve ihyasının tamamlanarak tarım arazisi haline getirildiği iddiasıyla tescil talebinde bulunulduğu, Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.2011 tarih ve 2005/246-2011/892 sayılı ilamıyla imar-ihya faaliyetlerinin tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın reddedilip Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/246 Esas sayılı dava dosyasındaki A.. R.. T.. tarafından hazırlanan ziraat bilirkişisi raporuna göre, taşınmaz üzerinde imar-ihya faaliyetlerinin tamamlandığı, taşınmazın VI. sınıf kuru tarım arazi olduğu belirtildiğine, taşınmazın 2010 yılında imar planı içerisine alındığı ve de şahıslar tarafından önceden tescil istemiyle dava açıldığına göre çekişme konusu taşınmaz bölümünün ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğunun kabulüyle davacı Hazine adına tesciline karar vermek gerekirken, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 18.maddelerindeki düzenlemeler karıştırılarak çekişme konusu taşınmazın özel mülkiyete konu teşkil etmeyecek nitelikte yerlerden olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki köylerin tüzel kişiliği kaldırılmış olmakla, aynı yasanın geçiçi 1. maddesinin 13. fıkrasına göre taşınmazın bulunduğu ilçe belediyesi ile büyükşehir belediyesinin sınırları tüm ilin mülki sınırları olarak belirlendiğinden Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin de davaya dahil edilmesi zorunlu olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.