Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/3759 E. 2014/2050 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3759
KARAR NO : 2014/2050
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : ADANA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2013
NUMARASI : 2013/100-2013/400

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “davacı Hazinenin, çekişmeli taşınmazda yapılan imar uygulamalarının iptal edildiğini, sicilin dayanaksız hale geldiğini, dava konusu yerin Hazineye ait olduğunu, imar uygulamasından önce taşınmazın sicil kaydının Seyhan Belediyesi adına yapılmasının yanılgıya dayalı olduğunu, esasen ihdas parselinin Hazine adına sicil kaydının oluşturulmasının dağıtım cetvellerinde öngörüldüğü halde sicilin Seyhan Belediyesi adına oluştuğunu ileri sürmek suretiyle aynı zamanda yolsuz tescile de dayanarak eldeki davayı açtığı; Mahkemece, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanıksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davalı Seyhan Belediyesi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı; ne var ki; imar parseli hakkında ihyasına karar verilen taşınmazın bulunduğu bölümler yönünden imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı gibi, ihyaya konu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmemiş olmasının da isabetsiz olduğu; öte yandan; imar işleminin idari yargıda iptal edilmesiyle işlemin kapsadığı tüm uygulamaların iptal edilmiş sayılacağı gözetilmeksizin teknik bilirkişinin krokisinde (B) harfi ile gösterilen 26 metrekarelik kısmın terkinine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gibi, dava kabul edildiği halde, yargılama giderlerinin bir bölümünün davacı Hazine üzerinde bırakılmış olması ve davalı belediyeler yararına avukatlık ücretinin hüküm altına alınmış olmasının da isabetsiz olduğu” hususlarına değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; “davalı Seyhan Belediye Başkanlığı hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar hakkında tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, harita kadastro mühendisi 27.10.2009 tarihli bilirkişi raporu ve ekli krokiler ve fotoğraflarında gösterilip açıklandığı üzere dava konusu Adana İli, Çukurova İlçesi, K. Köyü 1216 parsel numaralı kadastro parselinde; İmarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline, eski hale ihya ile ihdas parselin davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı Adana Büyükşehir Belediyesi vekili ve dahili davalı Çukurova Belediyesi vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyası suretiyle tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tamamen yerine getirilmemiştir. Hemen belirtilmelidir ki; bozma kararına uyulmuş olmakla, orada belirtilen hususların yerine getirilmesi ve o doğrultuda işlem yapılması zorunlu hale gelir. Anılan bu husus, usulü kazanılmış hakkın bir sonucudur. Oysa, bozma ilamında “imar parseli hakkında ihyasına karar verilen taşınmazın bulunduğu bölümler yönünden imarla oluşan sicil kaydının iptaline ve teknik bilirkişinin krokisinde (B) harfi ile gösterilen 26 metrekarelik kısımla birlikte kadastral parselin ihyasına ve Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği açıkça vurgulanmasına rağmen, mahkemece kurulan hükümde, hangi imar parselinin ne kadarlık kısmının tapu kaydının iptaline hükmedildiği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıklanmadığı gibi, bilirkişinin krokisinde (B) harfi ile gösterilen 26 metrekarelik bölüm de net bir biçimde belirtilmemiştir. Böylesi bir hükmün infaza elverişli olduğu da söylenemez. Bilindiği üzere; hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak kapsamda olması gerektiği 1086 sayılı Yasa’nın 388. maddesinde olduğu gibi 6100 sayılı Yasa’nın 297. maddesinde de yer almaktadır. O halde, çekişmeli imar parselinin ihyası talep edilen ihdas parseli üzerinde kalan kısmı açıkça yazılarak bu kısmın tapu kaydının iptali ile yine ihdas parseli sınırları içinde olup da iptal edilen en son uygulama ile park-yol alanında kalan kısım da belirtilerek bu bölümle birlikte 1216 sayılı parselin ihyası ve Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.