Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/3756 E. 2014/6838 K. 23.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3756
KARAR NO : 2014/6838
KARAR TARİHİ : 23.05.2014

MAHKEMESİ : ADANA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2012
NUMARASI : 2008/1093-2012/616

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K..l Köyü 998 (26) nolu kök kadastro parselinin, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık araziden Hazine adına tescili gerekirken usulsüz olarak S.. Belediyesi adına ihdasen oluşturulup, S.. Belediyesinin 37 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması ile 5476 ada 1 sayılı imar parseline dağıtım gördüğünü, daha sonra da davalı A.. B.. tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak 5527 ada 2 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini; bu imar uygulamalarından önceki 998 sayılı kök parselin sınırları içerisine de şuyulandırmalar sonucunda 5501 ada 8 ve 9 sayılı imar parsellerinin tescil edildiklerini; ancak gerek S.. Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede A.. B..nce yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; 5501 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların 162 metrekarelik kısmına yönelik tapu iptali ve Hazine adına tescil; olmadığı takdirde tazminat istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davalı S.. B.. açısından açılan davada karar verilmesine yer olmadığına; davacının diğer davalılar yönünden davasının kabulü ile, Adana İli, Çukurova İlçesi Kabasakal Köyü, 998 (26) kadastro parselin ihyasına, ihya edilen parselin Hazine adına tapuya tesciline, imar düzenlemesi sonucu oluşan Adana İli Çukurova İlçesi K.. Köyü 5501 ada, 8 ve 9 nolu parsellerin tapusunun iptaline” karar verilmiş; hüküm, davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ve dahili davalı Ç.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen davalar, tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı taktirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, davalı S.. Belediye Başkanlığı yönünden açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar bakımından ise, çekişmeli taşınmazların dayanağı imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, tapu iptal, kadastral parselin ihyası ve Hazine adına tescile hükmedilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda S.. Belediyesinin 37 nolu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede
A.. B..’nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine vekili; çekişmeli yerin, öncesinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu halde, S.. Belediyesi adına ihdas suretiyle tescil edilerek, adı geçen Belediyece ve bilahare A.. B..nce imar uygulamalarına tabi tutulduğunu, ancak anılan imar düzenlemelerinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini, böylece imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüklerini ileri sürerek tapu iptal ve Hazine adına tescil, mümkün olmadığı taktirde tazminat istemiyle eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptalinin ve kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması; şayet yasa gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine’nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi; diğer taraftan, 775 sayılı Yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği kuşkusuzdur. Ayrıca; kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasanın 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde temin edilen bilirkişi heyeti raporunda, dava konusu 998 sayılı kök parselin kapanan kadastro yolundan ihdas edildiğinin tescil bildiriminden anlaşıldığı bildirilmiş, ne var ki, gerçekten kapanan yollardan ihdas edilip edilmediği, farklı bir ifadeyle ihdas öncesi niteliği irdelenip, değerlendirilmemiş ve net bir biçimde ortaya konulmamış ve ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, araştırma ve inceleme yapılması; çekişme konusu 998 parsel sayılı taşınmazın, imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve ne nedenle tescil harici bırakıldığı veya kapanan yol niteliğinde mi olduğu ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması; toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcının maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Ç.. B..na iadesine, 23.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.