YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3708
KARAR NO : 2014/7968
KARAR TARİHİ : 09.06.2014
MAHKEMESİ : KONYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2006/35-2012/594
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu G.. Köyü çalışma alanında bulunan ..ada .. parsel sayılı 24300 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı H.. T.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı G.. Köyü Tüzel Kişiliği, taşınmazın davalı tapusu dışında kalan bölümünün mera olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında Hazine, davalı tarafın kullandığı taşınmaz dışındaki kısmının 5000 metrekaresinin Hazine adına tescili, geri kalan kısmının ise yol olarak sınırlandırılması istemi ile davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne; çekişme konusu ..ada .. sayılı parselin tapu kaydının iptali ile fen bilirkişi krokisinde (D2) olarak gösterilen 5306 metrekarelik bölümünün dere yatağı olması nedeniyle tescil harici olarak tespitine, geri kalan 18994 metrekarelik kısmın davalı H.. T.. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, müdahil davacı Hazine vekili ile davalı H.. T.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalının taşınmazının ortasında fiilen kullanılan yolun, davalı tarafından kendi tapulu arazisi içinde muafakatı sonucu yol olarak kullanıldığı, 31.12.1991 tarih ve .. sıra numaralı tapu kaydı ile davalının babasının satın aldığı yer ile tevhit ederek kullandığı, taşınmazın mera ile ilgisinin bulunmadığı, tapu kaydının 1800 m2 yözölçümlü ve gayri sabit hudutlu olduğu, kuzeyindeki çay hududundaki derenin mecra değiştirerek genişlediği ve (D2) olarak gösterilen 5306 metrekarelik bölümünün dere yatağı olup zilyetlikle iktisap edilemeyeceği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Ne var ki, kadastro tespiti sırasında uygulanan ve tescil ilamıyla oluşan tapu kaydının haritasının zemine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/A maddesi gereğince uygulanması yetersiz olduğu gibi, tapu kapsamı dışında kalan bölüm ve dere yatağı yönünden yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Doğru sonuca varılabilmesi için tespit tarihinden geriye doğru en az 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait ve yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları ve tespit tarihinden itibaren iktisap süresince beşer yıllık periyotlarda çekilmiş olan hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ise, İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ardından taşınmaz başında üç kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi heyeti ve 3 kişilik ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte davalı tarafın dayandığı ve tespit sırasında uygulanan 31.12.1991 tarih ve . sıra numaralı tapu kaydı ve 5.04.1978 tarih ve . sıra numaralı tesis kaydının dayanağı ilam ve tescil haritası ölçeği kadastro paftası ölçeği ile eşitlenerek ve çakıştırılmak suretiyle zemine uygulanmalı, fen bilirkişisinden tapu kaydı haritasının kapsamını, miktarını ve kapsam dışını gösterir ölçülü krokili rapor alınmalı, tapu kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi gereğince kapsamını tereddüte düşülmeyecek şekilde kesin olarak belirlenmeli, tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölüm yönünden ise; keşif sırasında dinlenilecek yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, kadim dere yatağı olup olmadığı, bu bölüm üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, hava fotoğrafları üzerinde fotogrometri ve jeodezi uzmanı olan harita mühendisi bilirkişisi kurulundan belirtilen hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile incelenmesi suretiyle hava fotoğraflarının çekildikleri, Kadastro Müdürlüğünden gelen paftaların ise düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümünün kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, ziraatçi ve jeolog bilirkişilerden taşınmazın niteliği, dere yatağı niteliğinde olup olmadığı konusunda ayrıntılı rapor alınmalı, önceki keşifte hazır bulunanlar dışındaki ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek gerekçeli, denetime açık, karşılaştırmalı rapor istenmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK’nın 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılık giderilmeli, HMK’nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalıdır. Ayrıca; fen bilirkişisinin krokisinde taşınmaz içerisinde gösterilen ve fiilen yol olarak kullanılan bölüm yönünden davalının keşifte alınan ve “yolun kullanımını 1995 yılında düzenlenen taahhütname ile yola bıraktım, 4 metre eninde tarlanın doğu ve kuzey hududundan geçmek suretiyle bedelsiz olarak yola terk ettim, itirazım yoktur” şeklindeki beyanının kendisini bağlayacağı düşünülmeli, davalının beyanında geçen taahhütname ve yol olarak bırakılan bölüm araştırılıp belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.