YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3684
KARAR NO : 2014/8729
KARAR TARİHİ : 19.06.2014
MAHKEMESİ : KINIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2013
NUMARASI : 2012/125-2013/103
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar H.. D.. ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; Y.. K..nde bulunan ve müvekkilleri adına tescil edilen .ada. ve .parsel sayılı taşınmazların bir bölümünün haritada çıkmaz yol olarak bırakıldığını, taşınmazları çok eskiden beri müvekkillerinin kullandığını ve burada yol bulunmadığını belirterek bu bölümün müvekkilleri adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; kadastro tespitinin 2007 yılında kesinleşmesi nedeniyle tespit öncesi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tescil davasının açılabilmesi için davacı tarafça iki yıllık makul sürenin geçirildiği, tespit sonrası zilyetliğe dayalı olarak davanın açıldığı kabul edildiğinde ise tespitin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı 18.10.2012 tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme için sürenin dolmadığı kabul edilerek karar verilmiş ise de; mahkemenin kabul ve değerlendirmesi dosya içeriğine, usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, TMK’nın 713/1. maddesine dayalı tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesinde yazılı olduğu üzere Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı husumet yöneltileceği düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre tescil davalarında Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi yasal hasım durumundadır. Taşınmazın bulunduğu Kınık Belediye Başkanlığı ile Kınık İlçesi İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kaldığından, 5216 ve 6360 sayılı Yasalar uyarınca İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na da husumet yöneltilmesi yasal zorunluluktur. Bu nedenle, öncelikle davada Kınık Belediye Başkanlığı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına husumet yöneltilerek, varsa savunma ve delillerinin tespiti, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Anılan Yasa uyarınca taraf teşkili tamamlanmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Öte yandan dava, kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan yolun tesciline ilişkindir. 3402 sayılı Yasa’nın 16. maddesi gereği yollar kadastro tespiti sırasında haritasında gösterilmekle yetinilir. Bu tip yerlerin komşu parselleri hakkında kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği kesintiye uğratmaz. Dolayısıyla davacılar kadastro tespiti öncesinden beri sürdürdüğü zilyetlik nedenine dayanarak adına tescil talebinde bulunabilir. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Yasa’da, gerekse de 4721 sayılı Yasa’nın tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen yasal bir düzenleme yoktur. Bu nedenle davanın makul süre içinde açılmadığı yönündeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Mahkemece öncelikle taraf teşkili sağlanarak tarafların delilleri toplanıp esasa ilişkin bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.