YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3670
KARAR NO : 2014/3708
KARAR TARİHİ : 01.04.2014
MAHKEMESİ : KAŞ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2013
NUMARASI : 2010/709-2013/66
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında B. Köyü çalışma alanında bulunan 113 ada 259 parsel sayılı 7842.60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 2001 yılından beri A.. Y..’un kullanımında olduğu şerhi verilerek tarla ve zeytinlik vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı O.. U.., çekişmeli taşınmazın kendi kullanımında olduğu iddiasıyla adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı O.. U.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafın keşif avansını yatırmadığı, bu nedenle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesinin ispat külfeti kendisine düşen taraf aleyhine uygulanabilmesi için öncelikle dosyanın keşfe hazır hale getirilmesi, bir diğer ifade ile taraflardan tanık ve diğer delil listelerinin alınması, dayanılan kayıtların celp edilip dosyaya konulması, yerel bilirkişi adaylarının isimlerinin zabıta aracılığı ile tespit edilmesi ve dosyada bu yönden bir eksikliğin bulunmaması gerekir. Diğer yandan keşifle ilgili ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, taraf tanıkları, uzman bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parası ve yapılacak tebligatlarla ilgili masraflar kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları, taraf tanıkları ve uzman bilirkişilere çıkarılacak davetiye için yine uygun bir sürenin bulunmasına azami özen gösterilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan 8.2.2013 tarihli ara kararında, mahkeme heyetine yapılacak ödemeler kalemler halinde gösterilmemiş, yerel bilirkişi ve tutanak bilirkişilerinin keşif gün ve saatinde hazır edilmeleri için yapılması gerekli tebligat masrafları belirtilmemiş, bunun yerine usule aykırı olarak yerel bilirkişi ve tutanak bilirkişilerinin hazır edilmeleri için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına karar verilmiş, masrafın davacı tarafça yatırılması halinde yerel bilirkişi, tutanak bilirkişisi ve uzman bilirkişiye keşif gün ve saatini bildirmek için tebligat yapmaya yeterli süre de tayin edilmemiştir. Ayrıca davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde, kesin
süre ile ilgili ihtarat vekile değil, duruşmada hazır bulunan davacı asile yapılmıştır. Yasada öngörülen şekle uygun olmayan bir ara kararına dayanılarak keşif deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilemez. Keşif günü belirlenirken, süreler tayin edilirken de Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına dair Yönetmeliğin 15. maddesinin mutlaka göz önünde bulundurulması icap eder. Yapılamayacağı önceden belli olan keşif için taraflara külfet yüklenmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de; dava taşınmazın aynına yönelik olmadığı halde yapılacak keşfe zirai bilirkişi götürülmesine karar verilerek bilirkişiye ücret takdir edilmesi dahi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2014 oybirliğiyle karar verildi.