YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3473
KARAR NO : 2014/3207
KARAR TARİHİ : 24.03.2014
MAHKEMESİ : DENİZLİ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2013
NUMARASI : 2013/13-2013/31
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında B. Köyü çalışma alanında bulunan 996 parsel sayılı 26536,64 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı yasanın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1981 tarihinden itibaren davalı B. Köyü Tüzel Kişiliği’nin fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı H.. Y.., taşınmazın yaklaşık 7 dönümlük bölümünün kendi kullanımında olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı H.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davalı B. Köyü Tüzel Kişiliğinin fiili kullanımında bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de öncelikle B. Köyü Tüzel Kişiliği 30.3.2014 tarihi itibariyle sona ermiştir. Bu durumda B. Mahallesinin bağlı olduğu Belediye ile Denizli Büyükşehir Belediyesinin davaya dahil ettirilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Diğer taraftan davacı, taşınmazın bir bölümünün 50-60 yıldır zilyetliğinde olduğu ve üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının 7-8 yıl önce kendisi tarafından dikildiği iddiası ile dava açarak, taşınmazın bir bölümünde zilyet olduğunun beyanlar hanesine şerhini istemiştir. 3402 sayılı Yasa’nın Ek 4. maddesi, “6831 sayılı Yasa’nın 20.6.1973 tarihli kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir” hükmünü taşımaktadır. Bu maddeye dayanılarak açılacak davalarda davacı tarafın taşınmazda fiili kullanımının olduğunun kanıtlanması zorunludur. Mahkemece, tarafların iddialarını kanıtlamakla yükümlü bulundukları göz ardı edilerek sadece çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesindeki şerh esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için, tarafların tüm delilleri toplanmalı, çekişmeli taşınmazın durumunu bilebilecek aynı yöredeki şahıslar arasından mahalli bilirkişi araştırması yapılmalı ve bu yönde taraflara tanık bildirme imkanı verilerek bildirilen tanıklar ile tespit bilirkişilerinin katılımıyla mahallinde keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında yerel bilirkişiler ve tarafların tüm tanıkları ayrı ayrı dinlenilip çekişmeli taşınmazın kim tarafından, ne suretle ve hangi sınırlar dahilinde kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişilerin beyanlarına başvurulmalı, toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.