YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3466
KARAR NO : 2014/3215
KARAR TARİHİ : 24.03.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2012/276-2013/230
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sonucu İ. Mahallesi çalışma alanında bulunan 2426 ada 34 parsel sayılı 352,74 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmaz ve üzerindeki binanın F.. K.. ile Y.. K..’nın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla H.. H.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın davalı kardeşi Filiz ile kendi kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak lehine kullanıcı şerhi verilmesi istemiyle dava açmış; yargılama sırasında taşınmazın babaları Ali’den kaldığını belirterek anneleri Gülüzar ile kardeşi Filiz ve kendi adına kullanıcı şerhi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, tapu kaydının beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin iptali ile taşınmazın M.. K.., Y.. K.. ve G. K.’ın kullanımında olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Y.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı M.. K..’ın talebi miras hakkına dayalı olup taşınmazın kullanıcı şerhinin terekeye döndürülmesi istemine ilişkindir. Miras payı nedeniyle diğer mirasçılara karşı tek başına dava açılabilir ise de mirasçı olmayan üçüncü kişiye dava açılması gereken hallerde mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakta olup birlikte hareket etmeleri gerekir. Somut olayda davalı Yasemin, davacının murisi olan Ali mirasçılarından olmadığından davacının bu davayı tek başına açması ve yürütmesi mümkün değildir. Davacı tarafça taraf koşulu tamamlanmadan davaya devam olanağı bulunmamaktadır. Kabule göre de mahkemece davada taraf olmayan ve hak talebinde bulunmayan Gülüzar lehine karar verilmesi doğru olmadığı gibi yapılan araştırma da hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz ve üzerindeki binanın önceki zilyetliğinin kime ait olduğu ve fiilen kim tarafından kullanıldığı, davacı tarafın murisi Ali’ye ait ise onun ölümünden sonra mirasçıları arasında fiili kullanımın anneleri Gülüzar’a terk edilip edilmediği, dosya içinde bulunan 04.01.2007 tarihli zilyetliği devir senedinin tanziminden sonra taşınmazın kim tarafından kullanıla geldiği hususları araştırılmamış; 3402 sayılı Yasa’nın Ek 4. maddesinde sözü edilen “fiili kullanım”ın kim ya da kimler lehine gerçekleştiği hususu kesin olarak belirlenmemiştir. Taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilmesi isabetsiz olduğu gibi eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak karar verilmesi de doğru olmamıştır. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.