YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3245
KARAR NO : 2014/4321
KARAR TARİHİ : 11.04.2014
MAHKEMESİ : GEDİZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2013
NUMARASI : 2012/268-2013/205
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu …Mahallesi çalışma alanında bulunan 315 ada 5 parsel sayılı 220,66 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı Fadime Aslanyolu adına tespit ve tescil edilmiştır. Davacı A.. T.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 315 ada 5 parselde kalan taşınmaz bölümünün tapusunun iptali ile tapuda adına kayıtlı 315 ada 6 parsele eklenerek tapuya tescile karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak açılan taşınmazın bir kısmının tapu kaydının iptali ve tescil davasıdır. Mahkemece çekişmeli taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dosya kapsamından çekişmeli 315 ada 5 parselin kadastro tutanağının 2007’de kesinleştiği, davanın ise 2012 de açıldığı, davacı A.. T..’in açıkça kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Kütahya İl Özel İdaresi İmar ve Kentsel İyileştirme Müdürlüğü yazısında ; “3194 sayılı İmar Kanunu’nun, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine göre, 315 ada 5 parselin bir kısmı yolda kalmakta olup, terki gerektiği, ayrıca ifraz sonrası oluşacak yeni parseller yeterli derinliği sağlamadığından ifraz şartlarına uygun olmadığı anlaşıldığından taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı” bildirilmiştir. Ancak konuya ilişkin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 5304 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile değişik 15/son maddesinde; “kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar planı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır” düzenlemesi yer almaktadır. Dava, kadastro öncesi nedene dayandığına ve hak düşürücü süre içinde açıldığına, tespit günü itibariyle hukuksal durum değerlendirileceğine göre Kadastro Kanunu’nda yer alan bu düzenleme nedeniyle herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan fiili duruma göre hüküm kurmak gerekirken mahkemece, bu düzenleme göz ardı edilerek hüküm kurulması isabetsizdir. Bu saptamalar karşısında, mahkemece davacının fiili kullanım durumu dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.