Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/3209 E. 2014/5434 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3209
KARAR NO : 2014/5434
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

MAHKEMESİ : AZDAVAY SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2013
NUMARASI : 2008/236-2013/163

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda A.. İlçesi Sada Köyü çalışma alanında bulunan 231 ada 13 parsel sayılı 202,76 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalılar İbrahim, Fadime, Makbule, C.. K.. ile G.. N.. adlarına elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre tespit ve tescil edilmiştir. Davacı M.. K.. adına kayıtlı 231 ada 12 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün davalı taşınmaz içinde kaldığını öne sürerek bu bölümün adına kayıtlı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının davasının ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosyada toplanan delillere uygun düşmemektedir. Davacı kendisine ait 231 ada 12 parsel sayılı taşınmaz ile davalılara ait çekişmeli 231 ada 13 parsel sayılı taşınmazın sınır olduğunu davalının taşınmaz üzerinde bulunan ahırını tam sınıra yaptığını, ancak daha sonra yağmur ve kar sularının ahırına zarar vermemesi için ahırın duvarına bitişik olarak 60 santimetre genişliğinde beton döktüğünü, ahırın çatısının saçak uçlarını genişlettiğini kadastro sırasında da genişletilen bu bölümlerin ahırın devamı olduğu düşünülerek davalı taşınmaz içinde tespit gördüğünü öne sürerek bu bölümlerin 231 ada 12 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi istemiyle dava açmıştır. Dosya kapsamına göre tespitten önce ahırın yapımı sırasında taraflar arasında bu hususta yine sorun çıktığı, 19.09.1999 tarihli köy karar defterinde davalılardan İ.. K..’ın da imzasının bulunduğu metinde davalının ahırı yine aynı yerden yapacağı, yağmur suyunu kendi tarafına akıtacağını belirttiği, taşınmaz başında yapılan keşifte senet tanıkları olan aynı zamanda tespit bilirkişileri Y.. Ç.. ve E.. H.., ortak tanık H.. K.. olaylara dayalı anlatımları ile davalı İbrahim’in ahırı sınıra sıfır olarak yaptığını, yağmur sularının davacıların taşınmazına zarar vermemesi için gerekli tertibatı alacağını söylediğini beyan etmişler, inşaat bilirkişisi de raporunda yağmur suyunun akıtılması için önce ahırın duvarının üstüne yatay şekilde oluk açıldığı, daha sonra bu oluğun iptal edilerek saçak uçlarının uzatılmak suretiyle yağmur ve kar sularının 12 parsele akıtıldığını yine ahırın duvarına zarar vermemesi için ahırın duvarına beton perde döküldüğünü beyan etmişlerdir. Hal böyle olunca; Fen bilirkişileri A.. D.. ve F.. A.. tarafından hazırlanan 01.09.2010 tarihli rapor ve haritada (E) ve (D) harfleri ile gösterilen 6,16 ve 8,84 metrekare yüzölçümündeki bölümlerin davacıların taşınmazının devamı olduğu, tespit sırasında da davalı taşınmaz içinde tespit gördüğünü anlaşılmakla bu bölümler yönüyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.