YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3191
KARAR NO : 2014/5401
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
MAHKEMESİ : ŞENKAYA SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2013
NUMARASI : 2011/123-2013/59
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda Ç.. Köyü çalışma alanında bulunan 112 ada 20 parsel sayılı 167.21 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı T.. K.., 112 ada 25 parsel sayılı 552.19 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı A.. K.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Ö.. K.. adına tespit ve tescil edilen 112 ada 23 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün tespit sırasında 112 ada 25 parsel sayılı taşınmaz içinde bırakıldığını, yine kendi taşınmazına gitmek için kullandığı yolun bir bölümünün davalı 112 ada 20 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığını öne sürerek bu bölümlerin adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının isteminin ancak geçit hakkı talebiyle çözümleneceği, kaldı ki evine ulaşabileceği başkaca yolların da bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan hukuki niteleme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak; a) Kendisine ait taşınmazın bir bölümünün davalı 112 ada 25 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığını belirterek bu bölümün adına tescilini istemiş, 112 ada 25 parsel sayılı taşınmazın tespit maliki davalı A.. K..; 03.10.2011 tarihli duruşmada davacıya ait bir kısım alanın kendi üzerine yazıldığını, evine giden yolun daraltılmadığı sürece buna bir itirazının bulunmadığını, bu nedenle açılan davayı kabul ettiğini, ancak davacıya ait bölümün sınırlarının yapılacak keşifte ortaya çıkacağını beyan etmiştir. Ne var ki; mahkemece yapılan keşifte bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmamış, gerekçe yerinde de tartışılmaksızın davanın reddine karar verilmiştir.
b) Diğer yandan davacı yine kendi taşınmazına giden yolun bir bölümünün davalı 112 ada 20 parsel sayılı taşınmaz içinde bırakılmak suretiyle daraltıldığını öne sürerek adına tescili talebi bulunmaktadır. Mahkemece talep edilen bölümün davacı ve davalı tarafından yol olarak kullanıldığı kabul edilmiş ise de istemi geçit hakkı olarak değerlendirmek suretiyle yanılgıya düşülmüştür. Oysa ki; yapılacak iş davacının yol olarak kullanıldığını ileri sürdüğü bölümün davacının kendi zilyetliğinde bulunan adına tespit gören 112 ada 23 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olan bir yer mi yoksa kadim köy yolu mu olduğunu belirlemekten ibarettir. Davacının taşınmazının devamı olduğunun belirlenmesi halinde, davacı adına tesciline, kadim köy yolu olduğunun belirlenmesi halinde çoğun içinde az da vardır prensibi gereğince haritasında yol olarak gösterilmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmemiştir. Hal böyle olunca; mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen üç kişilik yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, tarafların yöntemine uygun şekilde bildirecekleri tanıklar huzuru ile keşif icra edilerek davacının kendisine ait oldunu öne sürdüğü taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesinde öngörülen zilyetlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ya da iddia edilen bölümlerin kadim köy yolu olup olmadığının belirlenmesi, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirildikten sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir. Davacının isteminin hukuki nitelemesinde yanılgıya düşülerek, belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.