Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/314 E. 2014/8301 K. 13.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/314
KARAR NO : 2014/8301
KARAR TARİHİ : 13.06.2014

MAHKEMESİ : ALANYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2013
NUMARASI : 2008/651-2013/107

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili; davacının malik evveli olan H.. S..ye ait ..ada .. sayılı parsel ile bazı davalıların miras bırakanı olan P.. G..’ye ait ..ada ..parsel sayılı taşınmazın, davalı A.. B..nin 19.12.2002 tarih ve 4733 sayılı Encümen kararı ile imar uygulamasına tabi tutulması sonucu .. ada .. sayılı imar parselinin oluşturulduğunu, ancak bu uygulamanın idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine Belediyece, kadastral parsellere geri dönüşüm yapılmadan imar parselleri üzerinden 18.05.2006 tarih ve 1509 sayılı Encümen kararı ile yeni bir imar düzenlemesi yapılarak .. ada .. sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, ne varki bu düzenlemenin de idari yargı yerinde iptal edildiğini; davacının,..ada..parsel sayılı taşınmazdaki H.. S..’nin payını satın alarak onun tüm haklarına halef olduğunu; anılan şuyulandırma işlemlerinin idari yargı kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle .. ada .. sayılı kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan .. ada ..sayılı parsel ile aynı ada ..ve ..sayılı imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüklerini ileri sürerek; kadastral parselin ihyası ile tapu iptal ve tescil istekleriyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacının davasının kabulü ile, Antalya İli, Alanya İlçesi, Küçükhasbahçe Mahallesinde kain ..ada ..ve ..nolu parsellerin bulunduğu alanda 3194 sayılı Yasa’nın 18. maddesi gereğince 19/12/2002 tarih 4733 sayılı encümen kararı ile yapılan imar uygulamasının Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2003/1213 Esas, 2004/1723 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, akabinde yeniden imar uygulamasının yapıldığı, bu uygulamanın da Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2006/2830 Esas 2007/1131 karar sayılı ilamı ile, imar düzenlemesinin iptalinden sonra imar parsellerinin ilk kadastro parseline dönüştürülmeden yapılmış olması gerekçesi ile iptal edildiği, iş bu kararların kesinleştiği görülmekle, .. ada .. ve .. nolu parsellerin kadastral mülkiyet durumuna döndürülmesine” karar verilmiş; hüküm, davalı Alanya Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki, taraf teşkili dava koşullarından olup, bu koşul sağlanmadan davanın esasına girilerek sonuçlandırılması usulen mümkün değildir. Oysa mahkemece, yerinde harita mühendisi veya fen elemanı niteliğini haiz bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak, davaya konu ihyası talep edilen ..ada .. parsel sayılı taşınmazın sınırları üzerinde oluşturulan imar parselleri ile bu parsellerin tapu kayıtları getirtilip malikleri tespit edilerek taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı denetlenmediği gibi, dava konusu .. ada..sayılı imar parseli yargılama sırasında el değiştirdiği halde HMK’nın 125. maddesi uygulanmamıştır. Diğer yandan, davacı aleyhine dava konusu ..ada..sayılı imar parseli hakkında açılan şufa davasının akıbetinin araştırılması gerektiği de açık olup; bu şufa davasının kabulü halinde davacının malik sıfatının sona ereceği de tartışmasızdır. Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir. O halde; davacı aleyhine açılan şufa davasının akıbetinin araştırılması, kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi zorunlu bulunan HMK’nun 125. maddesi uyarınca işlem yapılması ve yerinde keşif yapılmak suretiyle ihyası istenilen kadastral parsel üzerinde imar uygulamaları sonucunda oluşturulan imar parselleri ile malikleri tespit edilerek taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının irdelenmesi gerekirken, anılan hususlar üzerinde durulmaması doğru değildir. Öte yandan kabule göre de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli ve elverişli değildir. Zira, dava konusu taşınmazlara ilişkin imar uygulamalarına ilişkin belgeler (Belediye Encümen Kararları, şuyulandırma cetvelleri, vs) getirtilmediği gibi; İdari yargı yerinde bu uygulamaların iptal edildiklerine dair kesinleşme şerhli ve onaylı ilam örnekleri getirtilerek, bu kararların genel olarak uygulamanın iptali ya da dava açanların parsellerine yönelik olarak kısmi iptal hükmü niteliğinde olup olmadığı, farklı bir ifadeyle, kesinleşmiş idari yargı yeri iptal kararlarının kapsamı ve kimleri bağladığı hususları irdelenip, değerlendirilmemiştir. Diğer taraftan, yargılama sırasında yeni bir imar düzenlemesi yapıldığı ve kontrol aşamasında olduğu Antalya Kadastro Müdürlüğü’nün 21.12.2012 tarihli yazısıyla bildirildiği halde, bu düzenlemeye ilişkin evrak (Belediye Encümen Kararları, şuyulandırma cetvelleri, vs) ile bu uygulamanın sicile yansıtılıp yansıtılmadığına dair tapu kayıtları getirtilerek ve bu düzenleme hakkında da idari yargı yerinde iptal davası olup olmadığı araştırılarak davanın konusuz kalıp kalmadığı üzerinde de durulmamıştır. Yine kabule göre, davacı ..ada .. sayılı parselin ihyasını talep ettiği halde, davaya konu edilen imar parsellerinin kadastral mülkiyet durumuna dönülmesine şeklinde talebi aşar nitelikte ve infaza elverişli olmayacak biçimde hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
13.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.