YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3098
KARAR NO : 2014/5442
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
MAHKEMESİ : SİVAS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2013
NUMARASI : 2012/251-2013/475
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı H.. Ş.., A.. Köyü çalışma alanında bulunan ve irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescil edilen 1.. ada .. parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 273,60 metrekare olması gerekirken eksik olarak 213,60 metrekare olarak tescil edildiği iddiası ile dava açmış yargılama sırasında talebe konu taşınmazın kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, uzman fen bilirkişilerinin 11.09.2013 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 60 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile davacıya ait 170 ada 5 nolu parsele katılması suretiyle toplam 273.60 metrekare miktarıyla tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşulları gerçekleştiği gerekçesi ile uzman fen bilirkişilerinin 11.9.2013 tarihli raporlarında (A) harfi ile gösterilen 81,01 metrekare olarak gösterilen yerin 60 metrekarelik bölümü hakkında karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, pafta ile zemin arasında uyumsuzluk bulunduğu, sınır ölçümlerindeki koordinatlar ile projedeki koordinatlar arasında kayıklık olduğu belirtilmiş ve bu durumu açıklayan kroki düzenlenmiştir. Hal böyle olunca Mahkemece, öncelikle davacıya pafta ile zemin arasındaki uyumsuzluğun düzeltilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi kapsamında Kadastro Müdürlüğüne başvurması için imkan tanınmalı, pafta zemin uyumsuzluğu giderildikten sonra gerçeğe uygun pafta esas alınmak suretiyle davaya konu yer hakkında araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece sözü edilen ön sorun giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, taşınmazın hangi tarihten beri ne şekilde davacının kullanımında olduğu konusunda taşınmaz başında yerel bilirkişi ve tanık dinlenilerek usulünce zilyetlik araştırması yapılmadan ve ziraat bilirkişisinden rapor alınmadan duruşmada dinlenilen davacı tanığı ve tespit bilirkişilerinin soyut nitelikli beyanlarına değer verilerek karar verilmiş olması da doğru değildir. Kabule göre de fen bilirkişileri tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan raporda (A) harfi ile gösterilen bölümün 81,01 metrekare olduğu belirtildiği halde, mahkemece rapora atıfta bulunulduğu halde talebi aşmamak gerekçesi ile bu bölümün 60 metrekare olarak kabulü ile bu yönde infazda kuşku yaratacak şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.