YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3089
KARAR NO : 2014/3411
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
MAHKEMESİ : ÇAMELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2013
NUMARASI : 2010/31-2013/52
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu K. Köyü çalışma alanında bulunan 185 ada 1 parsel sayılı 594,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Güldane Gülcül adına, 2 ve 4 parsel sayılı 501,03 ve 546,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar S.. A.. adına, 3 ve 6 parsel sayılı 1469,23 ve 353,46 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar R.. A.. adına, 5 parsel sayılı 1260,97 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz T.. A.. adına, 7 parsel sayılı 1384,06 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz N.. A.. adına, 8 parsel sayılı 1149,13 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz N.. Ç.. adına irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir. Davacı S.. A.., çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında yapılan taksime göre tescil edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 185 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, ve 8 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile Yusuf Akdağ mirasçıları adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazların müşterek muris Y. A.’a ait olduğu, ölümü ile de mirasçıların bir araya gelerek 2006 yılında Yusuf terekesinin taksim edildiği noktasında taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı, kadastro tespitlerinin taksime göre yapılmadığını iddia etmiş, davalılar ise mirasçıların kendi aralarında yaptıkları taksime göre taşınmazların tespit ve tescil edildiğini savunmuşlardır. Dosya kapsamından Yusuf terekesinin 2006 yılında tüm mirasçıların katılımı ile taksim edildiği, mirasçıların da kendi paylarına düşen taşınmazları kullandıkları anlaşılmaktadır. Geçerli bir taksimin varlığı için payların eşit olma zorunluluğu yoktur. Taksimin bozulduğu ya da tespitlerin taksime uygun yapılmadığı iddiasını ispat külfeti davacıya ait olup davacı tarafından da bu husus kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca yöntemince yapılmış taksimin varlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ile örtüşmeyen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır. Davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.