Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/3058 E. 2014/5439 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3058
KARAR NO : 2014/5439
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

MAHKEMESİ : GEMLİK KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2012
NUMARASI : 2010/77-2012/14

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında H.. Köyü çalışma alanında bulunan 1.. ada 4.. ve 5.. parsel sayılı 4.028,21 ve 3.111,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1985 yılından itibaren A.. B..’ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı S.. A.., taşınmazların müşterek murisleri ve dedeleri A.. B..’tan intikal ettiği ve tüm mirasçıların hak sahibi olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Davacı Hazine tarafından aynı taşınmazlar hakkında, taşınmazları kullanan olmadığından davalı yararına konulan şerhin iptali istemi ile Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava, görevsizlik kararı ile Kadastro Mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacı S.. A.. tarafından açılan davanın reddine, birleşen dosyanın davacısı Hazine tarafından açılan davanın kabulü ile; davaya konu olan 1.. ada 5.. ve 4. parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların aynı ada ve parsel numaraları ile Hazine adına tesciline, her iki taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine “taşınmaz 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır” ibaresinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı S.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazların fiili zilyedi bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Çekişmeli 101 ada 4.. ve 5.. parsel sayılı taşınmazlar hakkında davacılar Nazım çocukları M.. Ş.. ve müşterekleri tarafından Hazine ve Nazmı oğlu A.. B.. aleyhine, taşınmazın müşterek miras bırakanları Nazım’dan intikal etttiği ancak zilyetlik şerhinin Nazım mirasçılarından sadece A.. B.. yararına yazıldığı iddiasıyla Kadastro Mahkemesinin 2010/29 Esas sayılı dosyası ile açtıkları dava, davalı Aslan’ın kabülü nedeniyle kabul ile sonuçlanmış ve mahkemece taşınmazlar hakkında tescil hükmü kurulmadan Nazım mirasçıları yararına şerh verilmiştir. Bu hüküm 23.12.2011 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Eldeki dava da ise, davacı S.. A.., taşınmazların kendisinin ve dayısı Nazım’ın murisi olan dedesi A. B..’tan intikal ettiği iddiasına dayanarak Nazım oğlu A.. B.. ve Hazine aleyhine dava açmış, Hazine’nin, taşınmazın zilyedi bulunmadığı iddiası ile açtığı dava da bu dava ile birleştirilmiştir. Kadastro mahkemesinin 2010/29 Esas sayılı kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmekle, eldeki dava yönünden Hazine ve Nazım mirasçıları arasında kesin hüküm niteliğindedir. 6292 sayılı Yasa’nın 9. maddesinin 2. bendi gereği Hazine tarafından kişiler aleyhine açılan davalar hakkında her ne kadar durma kararı verilmesi gerekli ise de açıklandığı üzere eldeki dava Hazine aleyhine kesin hüküm oluşmuştur. Her ne kadar davacı Süleyman tarafından askı ilan süresinden sonra dava açılmış ise de davanın açıldığı tarih itibariyle mahkemenin 2010/29 Esas sayılı dosyası derdest olup bu davaya katılma niteliğinde olduğundan mahkemece yargılamaya devam edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan Kadastro Mahkemesinin 2010/29 Esas 2011/1 Karar sayılı ilamıyla Nazım mirasçıları yararına şerh verilip kesinleştiğine göre h.. N..’ın yararına şerh verilen mirasçılarına yöneltilmesi gerekmektedir. Taraf teşkili dava koşullarından olup, bu koşul sağlanmadan davanın esasına girilerek sonuçlandırılması usulen mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece lehlerine şerh verilen Nazım mirasçılarının davaya dahil edilmesi sağlanarak, davadan ve duruşma gününden usulüne uygun şekilde haberdar edilmek suretiyle, taraf koşulu sağlandıktan sonra, tüm tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili deliller toplanıp, birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilmek suretiyle esasa ilişkin hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.