Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/2977 E. 2014/2036 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2977
KARAR NO : 2014/2036
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2012
NUMARASI : 2008/558-2012/84

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 08.10.2013 gün ve saatte temyiz eden Hazine vekili Avukat U. S. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Tarafın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K. Köyü … (189) nolu kök kadastro parselinin, davalı Seyhan Belediyesinin 37 nolu imar düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1161 sayılı kadastral parselin kadastro sınırları içerisine de şuyulandırmalar sonucunda K. Köyü … ada 3 ve 4 ile … ada 4, 5 ve 6 sayılı imar parselleriyle yol alanının meydana getirildiğini, ancak gerek Seyhan Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ve böylece oluşturulan imar parsellerinin tapu kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüklerini ileri sürerek; kök parsele geri dönüşümü teminen tapu iptali ve Hazine adına tescil istemiyle asıl ve birleşen davaları açmış, asıl davada ayrıca terditli olarak tazminat talebinde de bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davanın reddine” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, kadastral parselin ihyası suretiyle tapu iptal ve tescil, asıl davada ayrıca terditli olarak tazminat isteklerine ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki; özellikle noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen tapu kaydından, dava konusu imar parsellerinden olan … ada 4 sayılı imar parselinin malikinin M. Ö.l olduğu ve eldeki davada adı geçen malike (veya mirasçılarına) husumetin yöneltilmediği görülmüştür. Bilindiği üzere, taraf teşkili dava koşullarından olup, bu koşul sağlanmadan davanın esasına girilerek sonuçlandırılması usulen mümkün değildir. Ayrıca; kadastral parselin ihyası yani tapu kaydının eski hale getirilmesi; hükmün, ihdas parseli üzerinde oluşturulan tüm alanları (imar parselleri, yol, park vs. dahil olmak üzere hepsini) kapsaması halinde mümkündür. Farklı bir ifadeyle kısmi ihya kararı verilemez. O halde eldeki davada, öncelikle taraf teşkilinin sağlanması gerektiği açık olup, bu koşul yerine getirilmeksizin işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Diğer taraftan kabule göre de; mahkemece, “sicil kaydının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kaydın dayanaksız hale geldiği ve yolsuz tescil durumuna düştüğü; ancak dava konusu taşınmazın, kadastro parseli olmayıp tescil harici bırakılan yerlerden imar düzenlemesi ile oluşturulan ihdas parseli olduğundan davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, bu gerekçenin yasal olduğu söylenemeyeceği gibi, hükme yeterli ve elverişli bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. Zira ; dosya içeriği ve toplanan delillerden; ihyası talep edilen taşınmazın tescil bildirim beyannamesinde Hazine adına sicil oluşturulması öngörüldüğü halde, Seyhan Belediyesi adına ihdas yoluyla tescil edildiği ve Seyhan Belediyesi tarafından başka birçok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiği ve bilahare aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ikinci imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dahil edildiği anlaşılmakta olup; Seyhan Belediyesi adına oluşan sicil kaydının TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve iptali gerektiği açıktır. Öte yandan; sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edilip, kararların kesinleşmesiyle imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanıksız hale geldiği ve yolsuz tescil durumuna düştükleri tartışmasızdır. Ne var ki mahkemece, ihyası talep edilen 1161 sayılı ihdas parselinin sınırları üzerinde, idari yargı yerinde iptal edilen imar uygulamaları ile oluşturulan alanlar ve miktarları (imar parselleri ve yol alanı ile bunların hangi miktardaki kısımlarının 1161 sayılı parsel üzerinde kaldığı) kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmemiştir. Ayrıca yine kabule göre; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Hal böyle olunca, öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, araştırma ve soruşturmanın noksansız tamamlanması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 1.100,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan taraftan alınarak duruşmada kendisini vekille temsil ettiren davacı Hazineye verilmesine,
04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.