Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/2926 E. 2014/9192 K. 26.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2926
KARAR NO : 2014/9192
KARAR TARİHİ : 26.06.2014

MAHKEMESİ : BOZÜYÜK SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2012
NUMARASI : 2009/664-2012/455

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı H.. E.., Y.. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı H.. E.. tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 17 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddeleri uyarınca davacı, Celil oğlu H.. E.., Y.. Köyü’nde yapılan kadastro çalışmaları sırasında adına tespit ve tescil edilen ..parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde ve tescil dışı bırakılmış olan 8850 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünü babası Celil’den satın aldığını ve zilyet olduğunu öne sürerek bu bölümün adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece, davanın, Bozüyük Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/187 Esas sayılı kararının kesin hüküm oluşturduğu gerekçesi ile bu dosya içerisinde bulunan 19.10.2009 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3.129,94 metrekarelik bölüm yönünden kesin hüküm nedeniyle, davacının talebine göre kalan bölüm yönünden ise kazanım şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Ne var ki; dava, taşınmaz malın aynına ilişkin olup, bu nitelikteki davalarda iddia ve savunmanın değerlendirilmesi yönünden taşınmazın başında keşif yapılması zorunlu olduğu halde mahkemece keşif yapılmadan, davacı tanıkları duruşmada dinlenilmek suretiyle karar verilmiş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Öte yandan Mahkemenin kesin hüküm olarak nitelendirdiği Bozüyük Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/187 Esas sayılı dosyasındaki dava C.. E..’in terekesine temsilci olarak atanan H.. Ö.. tarafından irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebine dayalı olarak açılmıştır. Eldeki dosyada ise C..E.. mirasçılarından davacı H.. E.. C..den satın alma yolu ile zilyet olduğu taşınmazın kendisi adına tescilini istemiş olduğuna göre her iki davanın tarafları ve dava sebebi farklı olup 2011/187 Esas sayılı dosyadaki kesinleşen ilamın davacı Hüsnü yönünden kesin hüküm sayılması olanaksızdır. Hal böyle olunca, öncelikle, 2011/187 Esas sayılı dosyada yapılan keşifte alınan bilirkişi raporunda tescili istenen bölüm (3.129,94 metrekare) ile davacının adına tescilini istediği bölümlerin (8850 metrekare) yüzölçümü farklılığı hususunda davacının beyanına başvurularak dava konusu netleştirilmeli, çekişmeli taşınmazın tespit harici bırakılma tarih ve nedeni Kadastro Müdürlüğünden sorularak taşınmazın imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, tarafların gösterdikleri deliller eksiksiz toplanmalı, çekişmeli taşınmazın komşusu olan taşınmazların ada ve parsel numaraları belirlenerek bu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarının onaylı örnekleri getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisi, aracılığıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile tarafların dayandıkları kayıtlar var ise bunların zemine uygulanmasına çalışılmalı, taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, taşınmazın davacının iddia ettiği gibi babası tarafından..nolu parsel ile birlikte davacıya satılıp satılmadığı, taşınmazın kim tarafından hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı ve dava tarihine kadar davacı yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgileri sorulup saptanmalı, ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın mevcut ve geçmişteki niteliği, üzerindeki bitki örtüsü ve toprak yapısı hususlarında, fen bilirkişinden ise taşınmazı komşu parseller ile ve uygulanan kayıtların sınırlarını birlikte gösteren keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarında stereoskop aletiyle jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisine incelemesi yaptırılarak, çekişme konusu taşınmaz hava fotoğraflarına göre değerlendirilerek önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının raporlarında gösterilmesi istenmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, varsa komşu parsellere ait kadastro tutanağı dayanaklarının dava konusu taşınmazı ne şekilde tanımladıkları üzerinde durulmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde gösterilen kazanıma esas miktar sınırları davacı adına belgesizden tespit edilen taşınmaz miktarları Kadastro Müdürlüğü, Tapu Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak var ise tutanakları da temin edilmek suretiyle belirlenmeli, 4721 sayılı Medeni Kanun’nun 713/4 maddesinde öngörülen yasal ilanların yapılması gerektiği düşünülmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen ilkelere uygun olmayacak şekilde hatalı değerlendirme, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, davacı H.. E..’nin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.06.2014 gününde oybirilğiyle karar verildi.