Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/271 E. 2014/3286 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/271
KARAR NO : 2014/3286
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

MAHKEMESİ : MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2013
NUMARASI : 2012/221-2013/422

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dava konusu 2657 parsel sayılı 5042,47 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tesis kadastrosu sırasında beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve Mehmet oğlu S.. T..’un kullanımında olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit ve 06.05.1999 tarihinde tescil edilmiş, kullanım kadastrosu sırasında taşınmazın yüzölçümü 15.01.2010 tarihinde güncellenerek, güncelleme listesi ilan edilmiştir. Davacılar A.. T.. ve müşterekleri, taşınmazın murislerinden kalan yer olup kendi kullanımlarında bulunduğu iddiasıyla adlarına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın zilyedinin davacılar olduğunun tespitine, taşınmazın beyanlar hanesindeki “iş bu parselin tasarrufu Mehmet oğlu S.. T..’a aittir” şerhinin iptaline karar verilmiş; hüküm, davacılar A.. T.. ve müşterekleri vekili ile davalı Hazine vekili ve davalı S.. T.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun, 15.01.2009 tarih ve 5841 sayılı Yasa ile değişik Ek-4. maddesi, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5.6.1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu, kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı hususlarının, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek ve Hazine adına tescil edilmek suretiyle kadastrosunun yapılacağı hükmünü içermektedir. “Kullanım kadastrosu” olarak isimlendirilen bu çalışma ile yine bu çalışma kapsamında yapılan güncelleme çalışmalarının amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit tarihi itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir. Somut olayda, kullanım kadastrosuna ilişkin güncelleme çalışmalarının yapılarak 15.01.2010 tarihinde tutanağa bağlandığı ve 08.04.2010 tarihinde de sonucun tapu kaydına şerh verilmek suretiyle işlendiği anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmazın kullanım durumuna ilişkin olarak, keşifte dinlenen tanıklar taşınmazın öncesine ilişkin beyanda bulunmuşlarsa da güncelleme tarihinde kimin ne şekilde fiili kullanıcı olduğu tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmemiştir. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri tüm deliller toplanmalı, gerektiğinde çekişmeli taşınmazın güncelleme çalışmalarının yapıldığı 15.01.2010 tarihi itibariyle kullanım durumunu bilebilecek aynı yerdeki şahıslar arasından mahalli bilirkişi araştırması yapılarak ve bu yönde taraflara tanık bildirme imkanı verilerek mahallinde yeniden keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında yerel bilirkişiler ile tarafların tüm tanıkları ayrı ayrı dinlenilip bu şahıslardan, çekişmeli taşınmazın güncelleme çalışmalarının yapıldığı 15.01.2010 tarihi itibariyle kim tarafından ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Kabule göre de; davacılar, A.. T.., A. T. ve F. T.olduğu halde karar başlığında sadece A.. T..’un davacı olarak gösterilmesi, kararda ilgili taraf adına zilyetlik şerhi verilmesi yerine tespite ilişkin hüküm kurularak infazda tereddüt oluşumuna sebebiyet verilmesi ve ayrıca taşınmazın aynına ilişkin olmayan bu nitelikteki davaların maktu harca tabi olduğu gözardı edilerek nisbi harca hükmedilmiş olması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara ve davalı S.. T..’a iadesine, 25.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.