Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/2669 E. 2014/5272 K. 02.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2669
KARAR NO : 2014/5272
KARAR TARİHİ : 02.05.2014

MAHKEMESİ : ZARA KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2013
NUMARASI : 1995/1-2013/15

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “taraflar arasındaki uyuşmazlığın çekişmeli parsellerin taraflardan hangisinin tapuları kapsamında kaldığı ve davalıların dayandığı 19.06.1939 tarih ve 1939/37-70 Esas-Karar sayılı ilamın çekişmeli parsellere ait olup olmadığı ve tarafları bağlayacak nitelikte kesin hüküm teşkil edip etmediği noktasında toplandığı, 19.06.1939 tarih ve 1939/37-70 Esas-Karar sayılı ilamın çekişmeli parsellere ait olup olmadığı ve sözü edilen kararın tarafların tümü yönünden kesin hüküm teşkil edip etmediği, taraflardan bazıları hakkında kesin hüküm teşkil etmesi halinde diğerleri yönünden güçlü delil niteliğinde bulunup bulunmadığı belirlenip toplanan delillerle birlikte değerlendirilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli 3041, 3042, 3043, 3044, 3045, 3046, 3047, 3048, 3049, 3050, 3051, 3052, 3053, 3057, 1403, 1404, 1405, 1406 ve 1407 parsel sayılı taşınmazların tamamı 2 hisse kabul edilerek, 1 hissesinin davacıların dayanağı tapu kaydının maliklerinden Ö.. Y.. mirasçıları adına veraset ilamında yazılı payları oranında, 1 hissenin ise aynı tapu kaydının diğer maliki V.. U.. mirasçıları adına veraset ilamında yazılı payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Z.. Y.., Ş.. A.. ve A.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir. Dava; kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığı davalıların dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazlara uymadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin yerine getirilmesi zaruridir. Hükmüne uyulan bozma ilamında “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, çekişmeli parsellerin taraflardan hangisinin tapuları kapsamında kaldığı ve davalıların dayandığı 19.06.1939 tarih ve 1939/37-70 Esas-Karar sayılı ilamın çekişmeli parsellere ait olup olmadığı ve tarafları bağlayacak nitelikte kesin hüküm teşkil edip etmediği noktasında toplandığı ifade edilerek 19.06.1939 tarih ve 1939/37-70 Esas-Karar sayılı ilamın çekişmeli parsellere ait olup olmadığı ve sözü edilen
kararın tarafların tümü yönünden kesin hüküm teşkil edip etmediği, taraflardan bazıları hakkında kesin hüküm teşkil etmesi halinde diğerleri yönünden güçlü delil niteliğinde bulunup bulunmadığının belirlenip toplanan delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği” hususlarına işaret edilmesine rağmen, ilamın gereği yerine getirilmemiş, davacıların dayandığı teşrini evvel 1317 yoklama 75 numaralı kaydın tapu kaydı niteliğinde olup olmadığı, davalıların dayandığı 19.06.1939 tarih ve 1939/37-70 Esas-Karar sayılı ilamın çekişmeli parsellere ait olup olmadığı ve tarafları bağlayacak nitelikte kesin hüküm teşkil edip etmediği, taraflardan bazıları hakkında kesin hüküm teşkil etmesi halinde diğerleri yönünden güçlü delil niteliğinde bulunup bulunmadığı araştırılıp değerlendirilmemiş, bozma sonrası yapılan keşfe katılan fen bilirkişisinin tarafların dayandığı kayıtların kapsamı hakkında keşfi ve uygulamayı takibe elverişsiz raporuna dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez. O halde; öncelikle davacıların dayandığı teşrini evvel 1317 yoklama 75 numaralı kaydın tapu kaydı niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli, daha sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, önceki tarihli keşiflerde beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları hazır edilerek yeniden keşif yapılmalıdır. Davalıların dayandığı 19.06.1939 tarih ve 1939/37-70 Esas-Karar sayılı ilamın çekişmeli parsellere ait olup olmadığı ve tarafları bağlayacak nitelikte kesin hüküm teşkil edip etmediği, taraflardan bazıları hakkında kesin hüküm teşkil etmesi halinde diğerleri yönünden güçlü delil niteliğinde bulunup bulunmadığı araştırılıp değerlendirilmeli, davacı tarafın dayandığı kayıt tapu kaydı niteliğinde olup dayanılan ilamın dışında kalan bölümler var ise söz konusu kaydın bu bölümleri kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli ve kapsadığı takdirde kayda değer verilmeli, kayıt uygulaması yapılırken fen bilirkişisinden kayıtların sınırları işaretlenmiş keşfi ve uygulamayı takibe elverişli ve denetime açık rapor alınmalı, davacıların dayandığı kayıt tapu kaydı niteliğinde değilse aktarılan dava tarihine kadar taraflardan hangisi yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin koşullarının oluştuğu belirlenmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, davalılar Z.. Y.., Ş.. A.. ve A.. Y..’in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 02.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.