Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/2607 E. 2014/2564 K. 13.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2607
KARAR NO : 2014/2564
KARAR TARİHİ : 13.03.2014

MAHKEMESİ : YILDIZELİ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2013
NUMARASI : 2007/140-2013/13

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında D. Köyü çalışma alanında bulunan … ada 70 ve 103 parsel sayılı taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacılar G.. Ş.. ve İ.. Ş.. tarafından davalılar M.. Ş.. ve R.. Ş.. aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve Hazine ile Köy Tüzel Kişiliğinin de dahil edildiği el atmanın önlenmesi davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanakları ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın gerçek kişi tarafların sulh olması nedeniyle kısmen kabulüne, çekişmeli … ada 103 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda kırmızı renkli kalemle gösterilen 34,04 metrekarelik bölümün ifraz edilerek … ada 70 parsele eklenmesine ve 2897,28 metrekare olarak Ahmet oğlu M.. Ş.. mirasçıları adına, çekişmeli … ada 103 parsel sayılı taşınmazın ise 998,72 metrekare olarak 1/2’şer hisse ile davalılar M.. Ş.. ve R.. Ş.. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli … ada … ve … parsel sayılı taşınmazlar tespit tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olmaları nedeniyle malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Kadastro tespit tutanaklarında … ada 70 ve 103 nolu parsellerin dava dışı 146 ada 69 parsel ile birlikte 4753 Sayılı Yasa hükümlerine göre oluşan 1044 nolu tevzi parseli içinde kaldığı belirtilmiş olup, bu parsel hakkında Hazine adına 02.04.1964 tarih ve 617 numaralı tapu kaydı oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece; gerçek kişi tarafların sulh olmaları nedeniyle davanın gerçek kişi taraflar yararına sonlandırılmasına dair karar verilmiş ise de ; yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Davalı Hazine yararına 4753 Sayılı Yasa uyarınca oluşan 02.04.1964 tarih ve 617 sayılı tapu kaydı mahallinde usulen uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, söz konusu tapu kaydının uyduğu tevzi parseline ilişkin dağıtım cetveli bulunup bulunmadığı araştırılmamış, çekişmeli taşınmazların komşu parsel tutanakları dayanakları ile birlikte getirtilip araştırma ve incelemede göz önünde bulundurulmamış, gerçek kişi taraflar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 46/1. madde hükümlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmemiştir. Ayrıca yapılan keşifte ziraatçi bilirkişi de yer almasına rağmen dosya içerisinde ziraatçi bilirkişi raporuna rastlanmamıştır. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. O halde saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle davalı Hazine’nin tutunduğu, 4753 sayılı yasa hükümlerine göre oluşan tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Müdürlüğünden haritasıyla ve varsa dağıtım cetveli ile birlikte getirtilmeli, çekişmeli taşınmazlara komşu … ada …. ve …. parsel sayılı taşınmazların tespit tutanak örnekleri ve varsa dayanakları kayıtlar ilgili yerlerden getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız aynı köyden ve komşu köyden mahalli bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar ve uzman fen bilirkişisi ile ziraatçi bilirkişi hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ve uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, söz konusu tapu kaydı uygulanırken geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kaydının dayanağı haritaların ölçekleri eşitlendikten sonra haritalar çakıştırılmak suretiyle işlem yapılmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazların davalı Hazine’nin dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsadığının anlaşılması halinde öncelikle 1044 sayılı tevzi parselinin dağıtımına ilişkin cetvel var ise buna göre işlem yapılmalı, yoksa dava konusu taşınmazlarda davalı Hazine’nin dayandığı tapu kaydının oluştuğu tarihten geriye doğru gerçek kişi taraflar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesinde öngörülen koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, bu kapsamda zilyetlik araştırması yapılmalı, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, Hazine tapusunun batı sınırı mera okuduğundan komşu köylerden temin edilen mahalli bilirkişilerden taşınmazların vasfına ve kullanımına yönelik ayrıca beyan alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, mahkeme gözlemi tutanağa yansıtılmalı, uzman fen bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, uzman ziraatçi bilirkişiden çekişmeli taşınmazların niteliği (taşınmazların mera vs.. olup olmadığı, çevrede mera parseli varsa ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı )hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor istenmeli, Hazine tapusunun oluşma nedeni göz önüne alınarak tapu kaydının oluştuğu dönemden önce gerçek kişi tarafların taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetliğin iktisap sağlayan süreye ulaşıp ulaşmadığı göz önüne alınmalı, bundan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13, 20, 14, 46/1 ve anılan Yasa’nın 14. maddesi hükmünde öngörülen kısıtlamalar eşliğinde toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.