YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2499
KARAR NO : 2014/2109
KARAR TARİHİ : 04.03.2014
MAHKEMESİ : CİDE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/01/2013
NUMARASI : 2008/113-2013/2
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında K.Köyü çalışma alanında bulunan … ada 113, 118, 134, 328, 329 ve 330 parsel sayılı sırasıyla 225,38, 210,70, 1745,12, 216, 178,76 ve 311,63 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı A.. K.. tarafından davalı M.. K.. aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve S.. K.. ve paydaşlarının davacı ile aynı nedenlere dayanarak itiraz etmek suretiyle katıldıkları el atmanın önlenmesi ve tapu kaydının iptali davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanakları ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda A.. K.. ve katılan davacıların davasının reddine, çekişmeli … ada 113, 118, 134, 328, 329 ve 330 parsel sayılı taşınmazların davalı M.. K.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı A.. K.. vekili ve S.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı ve katılan davacı tarafın dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara ait olmadığı, davalı M.. K..’nun dayandığı tapu kaydının taşınmazları kapsadığı ve davalı yararına Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, davacı tarafın dayanağı olan tapu kaydı tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmemiş ve revizyon görüp görmediği araştırılmamış, usulüne uygun şekilde mahallinde uygulanıp taşınmazlara ait olup olmadığı, ait ise kapsamı belirlenmemiş, ayrıca tapu kaydındaki tapu kayıt malikleri ile davacı ve katılan davacı arasındaki irsi ilişki tespit edilmemiştir. Keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları soyut içerikli olup ihtilafın çözümünde yeterli değildir. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için; öncelikle davacı tarafın dayanağı olan Şubat 323 D. ve 4 nolu tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve oluşumuna esas tüm belgeler ve varsa haritaları getirtilmeli, revizyon görüp görmediği araştırılmalı, dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde, yaşlı ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler yardımı ve teknik bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kayıtları okunup kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan Kurucaşile-Bartın karayolunun hangi tarihte açıldığı, kayıt tesis tarihinde mevcut olup olmadığı sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli; beraberde götürülecek teknik bilirkişiden uygulanan kayıtların kapsamını belirten, keşfi izlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı ve bu suretle kaydının kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, dayanak tapu kaydının taşınmazın tümünü ya da bir bölümünü kapsadığının anlaşılması halinde ise tapu kayıt malikleri arasında paylaşım yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, yapılmış ise ne şekilde yapıldığı, çekişmeli taşınmazların kim ya da kimler tarafından ne şekilde kullanıldığı, öncesinin kime ait olduğu, zilyetliğin sürdürülüş biçimi hususunda yerel bilirkişi kurulu ve tanıklardan ayrıntılı ve olaylara dayalı bilgi alınmalıdır. Bunun sonucunda çekişmeli taşınmazların davacı tarafın miras bırakanı Hasan Karaman’a ait olduğu belirlendiği takdirde H. K.’ın ölümünden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun, geçerli bir taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise kime neresinin düştüğü, kimler tarafından hangi süreyle ve nasıl kullanıldığı, kullanıma itiraz eden olup olmadığı hususlarında da olaylara dayalı olarak ayrıntılı bilgi alınmalı, taksimin kanıtlanamaması halinde, davalı tarafın tutunduğu tescil ilamının taraf olmayan davacıyı bağlamayacağı, bu ilamın dayanağı 25.8.1995 tarihli satış senedinde mirasçılardan sadece Arif ve Ayşe K.’ın satışı olduğu dikkate alınarak 3. kişi olan davalıya bir kısım mirasçıların yaptığı satışın geçersiz olduğu, satış tarihinden aktarılan davanın açıldığı 21.7.2005 tarihine kadar davalı tarafın 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Öte yandan somut olayda Kadastro Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca re’sen araştırma yapılarak çekişmeli taşınmazların gerçek sahibinin belirlenmesi gerektiğinden … ada 113 parsel sayılı taşınmazın tutanak içeriğinde, taşınmazı satış suretiyle zilyetliği devraldığı belirlenen S. M.’nun durumu bu çerçevede belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, eksik inceleme ve dosya kapsamına uymayan değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı A.. K.. vekili ve katılan davacı S.. K..’un temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.