YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2263
KARAR NO : 2014/2184
KARAR TARİHİ : 06.03.2014
MAHKEMESİ : ŞENKAYA KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2012
NUMARASI : 2006/8-2012/63
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “eksik inceleme sonucu verilen hükmün isabetsiz olduğu belirtilerek; mahkemece, davacılardan Hazine adına kayıtlı olup, tespite esas alınan ve taşınmaza aidiyeti belirlenen 1937 tarih 310 tahrir nolu vergi kaydında şagil olarak adı geçen Ş. Y.’in kim olduğu ve kendileriyle irsi ilişkileri bulunup bulunmadığının açıkca sorulup beyanlarının imzalarıyla belgelendirilmesi, alınacak beyanlara göre gerektiğinde Ş. Y.’den veraset ibraz etmeleri istenmesi, ya da verilecek malümata göre Ş. Y.’in verasete ait aile nüfus kayıt örneğinin getirtilmesi, tüm tesbit bilirkişileri ve taraflarca gösterilen tanıklarla önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişiler eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak gerek yerel bilirkişiden ve gerekse tanıklardan taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı, değilse vergi kaydında şagil olarak adı geçen Ş. Y.’in davacılarla ilişkisinin ne olduğu, Şakir’in zilyet olması halinde zilyetliğinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi, davacılardan herhangi birinin zilyet etmesi halinde keza zilyetliğinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi ve Şakir’den geçiş nedeni, taşınmazın davacılar tarafından terk edilip edilmediği, edilmişse nedeni ve süresinin olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanması“ hususlarına değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda verilen kesin süre içerisinde keşif gideri yatırılmadığından ispatlanamayan davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Abbas Yıldırım mirasçısı E.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesinin ispat külfeti kendisine düşen taraf aleyhine uygulanabilmesi için, öncelikle taraflardan tanık ve diğer delil listelerinin alınması, dayanılan kayıtlar varsa celbedilip dosyaya konulması, komşu parsel tutanak ve dayanaklarının getirtilmesi, yerel bilirkişi adaylarının isimlerinin zabıta aracılığı ile tespit edilmesi, kısaca dosyanın keşfe hazır hale getirilmiş olması gerekir. Bundan sonra belirlenecek keşif günü ile ilgili ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, taraf tanıkları, uzman bilirkişilere verilecek ücretler, vasıta parası ve yapılacak tebligatlarla ilgili masraflar kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgililere makul bir süre tanınmalı, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da, bilirkişi adayları, taraf tanıkları ve uzman bilirkişilere çıkarılacak davetiyelerin muhatabına ulaşabilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmeli, bu ara kararına uymamanın sonuçları, hazır bulunan davacıya ihtar edilip, hazır bulunmayanlara usulen tebliğ edilmelidir. Somut olayda; mahkemece verilen kesin süre içerisinde keşif giderinin yatırılmadığından bahisle mevcut delillere göre davanın reddine karar verilmiş ise de keşif ara kararı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesine uygun değildir. Zira tebligatların da yapılabilmesine olanak verilecek şekilde keşif günü belirlenmeden kesin süre verilemez. Usulsüz kesin süreye dayanarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 06.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.