Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/2243 E. 2014/1960 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2243
KARAR NO : 2014/1960
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

MAHKEMESİ : MESUDİYE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2012
NUMARASI : 2006/109-2012/117

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kadastro sırasında T. Merkez Beldesi çalışma alanında 163 ada 200 parsel sayılı 175,83 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı M.. K.. adına tespit edilmiştir. Davacı Y.. K.. miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak taşınmazın babası Necip Karabulut mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın dava şartı yoklu nedeniyle usulden reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 26.11.2012 tarihli duruşmada verilen kesin süre içerisinde davacının keşif için gerekli giderleri mahkeme veznesine yatırmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı tanık deliline dayanmış ancak mahkemece davacıya tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi için usulüne uygun şekilde süre vermemiş, diğer bir anlatımla dosya keşfe hazır hale getirilmeden kesin süre içeren keşif ara kararı kurulmuştur. Kaldı ki; 29.09.2009 tarihli celsede takdir edilen keşif gideri davacı tarafından yatırılmış, ancak keşif gününde diğer dosyaların keşfinin uzaması sebebiyle keşif yapılamadığına dair tutanak tutulduğu görülmüştür. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30/2. maddesinde Kadastro komisyonlarından gönderilen tutanaklar ile mahalli mahkemelerden devredilen dosyaların muhtevasından malik tespiti yapılamadığı veya dava açan mirasçının dışında başka mirasçıların da bulunduğu anlaşıldığı takdirde, hakim resen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak taşınmaz malın kimin adına tescil edileceğine karar vermekle yükümlü olduğu, taşınmaz malın ölü bir şahsa ait olduğu anlaşılır ve mirasçıları da tespit edilemezse, ölü olduğu yazılmak suretiyle o şahsın adına tescil kararı verileceği, 36. maddesinde taraflardan her biri dava harcını, dinlenmesini talep ettiği tanık ve bilirkişi ücretini ve diğer yargılama giderlerini karşılamak zorunda olduğu, davacı hakim tarafından belirlenecek süre içinde gerekli giderleri mahkeme veznesine yatırmadığı takdirde, onunla ilgili delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, bu Kanun gereğince resen yapılması gereken soruşturma ve tebligat işlemleri için zaruri giderler, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere bütçeye konulan ödenekten karşılacağı hükmü düzenlenmiştir. Hal böyle olunca; davacının, murisinin tüm mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmış olması, üstelik keşfin yapılamamasında atfedilebilecek bir kusuru bulunmamasına göre, eksik olan kısmın gerektiğinde ileride haksız çıkandan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden karşılanmak üzere keşif ara kararı verilmesi gerekirken üç yıl sonra keşif gideri eksik kaldığından bahisle yeniden keşif ücreti istenilmesi isabetsiz olduğu gibi davanın 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu tarihte açıldığı gözetildiğinde, 6100 sayılı HMK’nın 120. maddesi uyarınca gider avansı istenemeyeceği, yürürlükte bulunan 3402 sayıl Kadastro Kanunun 36/1. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği, her iki maddenin içerdiği ve sonuçları da aynı olmamasına rağmen mahkeme ara kararında her iki maddeye temas edilmesi dahi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.