Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/22320 E. 2015/9947 K. 08.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22320
KARAR NO : 2015/9947
KARAR TARİHİ : 08.09.2015

MAHKEMESİ : ALANYA KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2014
NUMARASI : 2010/77-2014/190

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında K. Köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 112, 114, 116, 117, 120 ve 123 parsel sayılı sırasıyla 7.400.62, 1.993.40, 16.916.58, 3.798.92, 333.21 ve 7.300.76 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 107 ada 123 parsel kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve bağışlama nedeniyle, diğer parseller ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle olmak üzere 107 ada 112 ve 114 parseller A.. Y.., 107 ada 116, 117 ve 120 parseller A.. Y.., 107 ada 123 parsel ise davalılar K.. Y.. ve paydaşları adlarına tespit edilmiştir. Davacı H.. Ö.. ve arkadaşları miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmışlardır. Yargılama sırasında H.. H.., çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu öne sürerek davaya katılma talebinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda H.. H..nin müdahale talebinin reddine, davacılar K.. Y.. ve arkadaşları ile davalılar arasındaki davanın ise vaki sulh ile sonuçlandırılmasına, çekişmeli 107 ada 116 parsel sayılı taşınmazın 13.10.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 650,00 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı A.. Ş.., (C) harfi ile gösterilen 2000,00 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı K.. Y.., (A) harfi ile gösterilen 14.266,58 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise davalı A.. Y.. adına; çekişmeli 107 ada 112 nolu parsel sayılı taşınmazın (D1) harfi ile gösterilen 650,00 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı İ.. Y.., (D2) harfi ile gösterilen 650,00 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı H.. Ö.., (D3) harfi ile gösterilen 650,00 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı Ü.. S.., (D4) harfi ile gösterilen 650,00 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı F.. K.., (D5) harfi ile gösterilen 650,00 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı E.. O.., (E) harfi ile gösterilen 4.150,62 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise davalı A.. Y.. adına, çekişmeli 107 ada 114, 120 ve 123 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti gibi, 107 ada 117 parsel sayılı taşınmazın ise kadastro komisyon kararı gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, müdahil H.. H.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, davanın taraflarının usulüne uygun olarak sulh oldukları, H.. H..nin taraflarca usulüne uygun sulhe varmaları sonrasında davaya katıldığı, sulhün davaya son veren taraf işlemi olması nedeniyle müdahale anında derdest bir davanın kalmadığı gerekçe gösterilerek katılan davacı H.. H..’nin talebinin reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. HMK’nın 313. maddesine göre sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. HMK’nın 315. maddesine göre sulh, davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaktadır. Ayrıca Sulh anlaşması davanın taraflarını bağlayacağından sulhe katılmayanlar açısından hukuki bir sonuç doğurmaz. Somut olayda; 26.09.2014 tarihli keşif zaptına yansıyan şekilde önce sulh beyanları dile getirilmiş akabinde keşif aracında başka bir dosya için bekleyen H.. H.. vekili davaya katılma talebinde bulunmuş, H.. H.. vekili ayrıca aynı tarihli katılma dilekçesi sunmuştur. Her ne kadar sulh maddi hukuk bakımından davanın tarafları yönüyle davaya son veren taraf işlemiyse de dava dosyası usul hukuku açısından halen derdest olmaya devam eder. Usul hukuku açısından derdest olan dava dosyasında taraflar arasında yapılan sulh anlaşması davanın taraflarını bağlarsa da sulhe katılmayan, esasen sulh anlaşmasından sonra fakat usul hukuku açısından davanın derdest olduğu dönemde davaya katılan H.. H..yi bağlamayacağı gibi H.. H.. açısından da davayı sona erdirmez. Hal böyle olunca; mahkemece katılan davacı H.. H..’nin iddiaları yönünden araştırma yapılarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi mahkemenin sulh tarihi itibariyle davanın sona erdiği şeklindeki kabulüne göre de H.. H..nin talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi dahi isabetsiz, katılan davacı H.. H.. vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.