Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/22318 E. 2015/9949 K. 08.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22318
KARAR NO : 2015/9949
KARAR TARİHİ : 08.09.2015

MAHKEMESİ : ISPARTA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2014
NUMARASI : 2013/192-2014/506

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında A.Mahallesi çalışma alanında bulunan 13849 parsel sayılı 330.523,10 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılmıştır, krokide (E) harfiyle gösterilen 7.525,58 metrekarelik kısım 1960 yılından bu yana Atabey Belediyesinin kullanımında olup üzerindeki üç adet su deposu 1960 yılında Atabey Belediyesi tarafından yapılmıştır” şerhi yazılarak ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, davalının fiilen kullandığı alanın 2800-3000 metrekare olmasına rağmen kullanım alanının fazla belirlendiğini öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 13849 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde 6 noda yer alan “krokide (E) harfi ile gösterilen 7.525,58 metrekarelik kısım 1960 yılından buyana Atabey Belediyesinin kullanımında olup üzerindeki 3 adet betonarme su deposu 1960 yılında Atabey Belediyesi tarafından yapılmıştır.” şeklindeki şerhin iptali ile tapu kaydına “krokide (E) harfi ile gösterilen 5.597,12 metrekarelik kısım 1960 yılından bu yana Atabey Belediyesinin kullanımında olup üzerindeki 3 adet betonarme su deposu 1960 yılında Atabey Belediyesi tarafından yapılmıştır.” şerhinin verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalı Belediye kullanımında olan bölümün tapu kaydında bildirilen miktardan daha az olduğu gerekçesi ile Hazine’nin davasının kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmaz üzerinde, Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Yasa’nın Ek-4. maddesi gereği kullanım kadastrosu yapılmıştır. Dava tarihinden önce 26.04.2012 tarihli 28275 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 2. bendi ile; “bu kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur.” hükmü getirilmiştir. Somut olayda davacı Hazine, 6292 sayılı Kanun’un yürürlüğünden sonra 18.04.2013 tarihinde, taşınmazın bir bölümünün davalı yanın kullanımında olmadığını, bu nedenle davalı lehine kullanım şerhi verilmesinin hukuka aykırı olduğunu öne sürerek şerhin iptali istemiyle dava açmıştır. Hal böyle olunca; 6292 sayılı Kanun’un 9/2. maddesi göz önüne alanırak davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 08.09.2015 gnünde oybirliğiyle karar verildi.