YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2174
KARAR NO : 2014/4022
KARAR TARİHİ : 08.04.2014
MAHKEMESİ : YILDIZELİ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 2006/77-2013/6
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında A.k Köyü çalışma alanında bulunan . ada 98, 100, 109 ada 41, 42, 64, 65 ve 110 ada 95 parsel sayılı sırasıyla 8049.82, 8343.09, 34618.90, 9980.57, 9896.19, 2774.37 ve 1783.42 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü olduğu belirtilmek suretiyle H.T. adına tespit edilmiştir. Davacı M.. Y.., miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında davacı M.. Y..’ın vefatı üzerine tek mirasçısı olan A.. Y.. davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, ..ada 41, 42, 64, 65, 98, 100 parseller ile .. ada 95 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile miras payı olan 20/60 payın davacı A.. Y.. adına, geriye kalan payın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalılar Hacı ve Ö.. T.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların tarafların kök murisi H. T.’nin 1936 yılında ölümü ile tüm mirasçılarına kaldığı ve terekesinin taksim edildiğinin kanıtlanamadığı, davalı tarafın dayandığı 16.9.1975 tarihli satış senedinin ise usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye elverişli değildir. Davacı M.. Y.., taşınmazların annesi Hatice’den kaldığını ileri sürerek miras payının adına tescili istemiyle dava açmış; 20.7.2006 tarihli imzalı beyanında ise, dava konusu taşınmazlardan birinin annesinden kaldığını, taksim edilmediğini, ancak annesinden kalan taşınmazın hangi tarla olduğunu bilmediğini, keşifte bu taşınmazı gösterebileceğini, sadece bir tarladan gelen hissesi olduğunu ve adına tescilini talep ettiğini, 1975 yılında davalıların babası Halil ile aralarında düzenlediği senede göre kendisine bir tarla verileceğinden bu senedi imzaladığını beyan etmiştir. Davalı taraf ise, taşınmazların öncesinin kök murisleri Hatice’ye ait olduğu, ancak, 16.9.1975 tarihli satış senedi ile taşınmazların murisleri H. T.’ye satıldığını ileri sürmüşlerdir. O halde, çekişmeli taşınmazların ortak miras bırakan Hatice T.den kaldığı ve terekesinin taksim edilmediği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; miras paylarının satılıp satılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı M. Y., 8.9.2008 tarihli keşiften hemen önce 30.6.2008 tarihinde vefat etmiş, yargılamaya tek mirasçısı olan A.. Y.. katıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı Marziya, miras hakkının sadece bir taşınmazda olduğunu ileri sürdüğü halde, bu taşınmazın hangi taşınmaz olduğu hususunda ne kendisi ne de mirasçısı A.. Y.. tarafından keşif yerinde beyanda bulunulmamış; Mahkemece de, davacı tarafın bu talebi hakkında açıklama istenmediği gibi; davalı tarafın dayandığı ve davacı Marziya’nın, 20.7.2006 tarihli duruşmada imzaladığını beyan ettiği 16.9.1975 tarihli satış senedinin hangi nedenle geçersiz sayıldığı açıklanmamıştır. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için “Hakimin davayı aydınlatma ödevi” başlıklı HMK’nın 31. maddesi ile “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği,soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği” hüküm altına alınmış olup, öncelikle, davacı taraftan 20.7.2006 tarihli duruşmada belirtilen annesinden kalan bir tarlanın hangi taşınmaz veya taşınmazlar olduğunun belirtilerek talep sonucunun açıklatılması istenmeli, varsa buna ilişkin delilleri sorulmalı, bundan sonra yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve senet tanıkları huzuru ile mahallinde yeninden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, davacının, davacı tarafın kök muris Hatice’den gelen hissesinin bulunduğunu iddia ettiği taşınmaz veya taşınmazlar ile dava konusu taşınmazların, 16.9.1975 tarihli senetteki satışa konu olup olmadığı olaylara dayalı olarak taraf tanıklarından ve senet tanıklarından sorup saptanmalı, tanık sözleri arasındaki çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalıdır. Bundan sonra toplanan ve toplanacak bütün deliller birlikte değerlendirilerek; mirasçılar arasında pay satışının tereke iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olsa bile geçerli olacağı hususları gözetilerek, ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de; Kadastro Hakimi, infazı mümkün ve doğru sicil oluşturmakla da yükümlü yükümlü olduğu halde, çekişmeli 107 ada 98 ve 100 parsel sayılı taşınmazların “ada” numaralarının hüküm yerinde ”109″ olarak yazılması da isabetsiz olup, davalılar Hacı ve Ö.. T.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 08.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.