Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/2119 E. 2014/2938 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2119
KARAR NO : 2014/2938
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

MAHKEMESİ : ÇAMELİ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2012
NUMARASI : 2005/22-2012/23

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında C. Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 2, 142 ada 28, 141 ada 4, 156 ada 1, 142 ada 38, 148 ada 2 parsel sayılı sırasıyla 28.521,72, 2247,63, 1397,88, 303,83, 7599,70 ve 694,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, miras yoluyla gelen hak, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar murisi A.. Ö.. adına tespit edilmiştir. Davacı E. K. ve arkadaşları, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların tespitlerinin iptali ile tüm mirasçılar adına tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 142 ada 28, 141 ada 4, 156 ada 1, 148 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar ile 103 ada 2 ve 142 ada 38 parsel sayılı taşınmazların fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen bölümleri dışında kalan bölümlerinin miras payları oranında M.. Ö.. mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı A.. Ö.. mirasçısı A.. Ö.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm kurulmuş ise de, verilen kararda gerekçe bulunmamaktadır. Anayasamızın 141, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27 ve 28. maddelerinde verilen kararların gerekçeli olması öngörülmüştür.1086 sayılı Yasa’nın 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve 298. maddeleri kararın gerekçe içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Somut olayda; mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek davanın hangi gerekçe ile kısmen kabul edildiği konusunda herhangi bir gerekçe belirtilmeden hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de davanın kısmen reddine karar verildiği halde, reddedilen 103 ada 2 ve 142 ada 38 parsel sayılı taşınmazların fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümleri hakkında karar verilmeyerek bu bölümler hakkında sicil oluşturulmamış olması ve kabul edilen taşınmazların kadastro tespitleri iptal edilmeksizin ve herhangi bir veraset ilamına atıf yapılmaksızın M.. Ö.. mirasçıları adına tesciline karar verilmesi de isabetsiz olup, davalı A.. Ö.. mirasçısı A.. Ö..’ın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 20.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.