YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2079
KARAR NO : 2014/4701
KARAR TARİHİ : 17.04.2014
MAHKEMESİ : DURAĞAN SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2013
NUMARASI : 2011/235-2013/159
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı C.. Ç.. vekili dava dilekçesinde; E.. Köyünde bulunan ve dilekçesinde sınırlarını belirttiği yaklaşık 1 dönüm taşınmazın müvekkili tarafından 09.06.1978 tarihli senet ile satın alındığı ve o tarihten beri zilyet ve tasarrufunda bulundurduğu iddiası ile taşınmazın müvekkili adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı yararına dava tarihi itibari ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların oluşmadığı gerekçesi ile hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Kadastro Müdürlüğünün cevabi yazısında, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde kadastro çalışmalarının 21.03.1978 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında “yamaç” olması nedeni ile tespit dışı bırakıldığı bildirilmiştir. Davacı C.. Ç.. ise, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayanarak tescil isteğinde bulunmuş, delil olarak 09.06.1978 tarihli senede dayanmıştır. Böyle bir taşınmazın iktisap edilebilmesi için; 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca; emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın kadastro ölçümleri sırasında sınır uyuşmazlıkları nedeni ile ölçülmeden bırakıldığını, o tarihlerde Mehmet Akyol isimli şahsa ait olduğunu, 1978 yılında da davacı tarafından önceki malikinden satın alınarak o tarihten beri kuru tarım yapılmak sureti ile kullanıldığını beyan etmişler, keşif sonucu düzenlenen zirai bilirkişi raporunda da taşınmazın uzun yıllardır ekilip biçilen kuru tarım arazisi olduğu belirtilmiştir. Davalı Hazine tarafından dosyaya sunulan ve dava tarihinden sonra 27.09.2011 tarihinde düzenlenen idari tahkikat tutanağında taşınmazın 5-10 yıl önce çalıları temizlenerek davacı tarafından kullanılmaya başlanıldığı bildirilmiş olup mahkemece tutanaktaki tanıkların dinlenilmesi yoluna dahi gidilmeden söz konusu tutanak esas alınarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların uzman fen bilirkişilerince stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla ekilmeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, öncelikle, dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Taraflara HMK’nın 31. maddesi kapsamında yeniden tanık bildirme hakları hatırlatılmalıdır. Bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, gerektiğinde idari tahkikat tutanağında dinlenilen tanıklar da dinlenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.