YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2034
KARAR NO : 2014/2245
KARAR TARİHİ : 07.03.2014
MAHKEMESİ : KADİRLİ 1. KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2012
NUMARASI : 2005/107-2012/22
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 88 parsel sayılı 630.375 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı ve bağış nedenleriyle İbiş Öcay’ın çocuklarından Süleyman, Hüseyin, Mehmet ve Ömer Ö. adına paylı olarak tespit edilmiştir. Hazine taşınmazın Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu iddiasıyla adına tescili için, Ö. U. tapu kaydına dayanarak, H. S. ile katılan E. U. bağışın asılsız olduğunu, taşınmazda payları bulunduğunu ileri sürerek dava açmışlardır. Ü. A. taşınmazda miras bırakan İ. Ö.’ın oğlu ve babaları Ömer’den gelen miras payını ileri sürerek davaya katılmıştır. Kadastro tespitinden önce İbiş Öcay tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde Hazine aleyhinde açılan tescil davası görevsizlikle kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece, “davanın aktarılmasına ilişkin görevsizlik kararının taraflarına tebliğ edilerek kesinleştirilmesi ve ondan sonra askı ilanının yapılması, aktarılan dava dosyasının tarafları ile tespit maliklerine Tebligat Kanunu ve Nizamnamesine uygun biçimde davetiyeler tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması” gereğine değinen Yargıtay Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine ve davalılar E.. H.., R. A, M. H. ve Adil Ö. tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında, usule ilişkin bozma nedenleri belirtilmiş ve bozmanın niteliğine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına değinilmiştir. Diğer bir deyişle işin esası yönünden yapılan araştırma ve inceleme denetlenmemiştir. Mahkemece, bozma ilamına 25.01.1994 tarihinde uyulmuş ve keşif kararı verilmiş, 15.02.2012 tarihine kadar dosya keşfe muallak olarak kalmıştır. 15.02.2012 tarihinde Mahkemece keşif kararının sonuca etkili olmayacağı gerekçesi ile keşiften sarf-ı nazar edilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Mahkeme kararı gerekçeden yoksun olup, sadece 2,5 satırdan ibarettir. Böylece gerekçesiz olarak hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, işin esası yönünden bozma öncesi yapılan keşiflerde de taşınmazın niteliği ve kullanım süresi yeterli araştırma ve inceleme ile belirlenmediği gibi, temyiz eden tarafların iddia ve savunmaları yönünden de gerekli araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, taşınmaza ilişkin tescil davasının açıldığı tarihdeki hukuki durumu belirlemek, bataklık – sazlık durumunun tespit etmek yönünden üç kişilik ziraatçi ve üç kişilik jeolog bilirkişi kurullarından rapor alınmalı, tespit günündeki taşınmazın niteliği ile tespit gününe kadar iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi yönünden tescil davasının açıldığı tarihden geriye doğru 20 yıllık iktisap evresine dair zilyetlik ve kullanım konusunda tarafların göstereceği tanıklar taşınmaz başında dinlenilmeli, tespit günü itibariyle taşınmazın niteliği ve zilyetlik olgusu belirlenmeli, tespit tutanağının edinme sebebinde belirtilen hususlar değerlendirilmeli ve 3402 sayılı Yasa’nın 30. maddesi gözetilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususların göz ardı edilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 07.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.