Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/20311 E. 2015/9867 K. 08.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20311
KARAR NO : 2015/9867
KARAR TARİHİ : 08.09.2015

MAHKEMESİ : LİCE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/09/2014
NUMARASI : 2010/6-2014/122

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kadastro sırasında K.Mahallesi çalışma alanında bulunan 343 ada 67 parsel ve 369 ada 6 parsel sayılı sırasıyla 5.502,96 ve 23.744,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Abdurrezak , kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 344 ada 67 ve 369 ada 6 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 24.4.2013 tarihli bilirkişi raporunda yeşil ve kırmızı renk ile gösterilen bölümlerin davacı adına tesciline, sarı renk ile gösterilen bölümün yol olarak gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacının, 19.03.1971 tarihinde taşınmazın zilyetliğini devraldığı, taşınmazı, 1975 tarihli Lice depremine kadar ikamet olarak kullandığı, Lice Tugay Komutanlığının kurulduğu 1996 yılına kadar ise taşınmazı bahçe olarak kullanmaya devam ederek zilyet olma iradesinin kesilmediği, eklemeli zilyetlikte dikkate alınarak, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1 maddesinde yer alan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme şartlarını taşıdığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, bir taşınmazın niteliğini belirlemede en iyi yöntem olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış, taşınmazın niteliği kesin olarak tespit edilmemiş, davacı adına aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yoluyla tespit ve tescil edilen taşınmaz miktarı Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulmamış, Kadastro Müdürlüğü yazısına göre 344 ada, 57 nolu parselde bitmesine rağmen “344 ada 67” parselle ilgili hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, öncelikle davacı adına aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yoluyla tespit ve tescil edilen taşınmaz miktarı Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulmalı, tespit tarihinden geriye doğru en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı’ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı ve ardından taşınmaz başında fen bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, bilgisayar proğramları vasıtasıyla ölçekli eşitlenerek dava konusu taşınmazın paftasının hava ve uydu fotoğrafları üzerinde çakıştırılması istenmeli, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini bildiren, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve taşınmazın tüm yönlerinden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, önceki bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde ayrıntılı rapor alınmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de; Kadastro Hakimi doğru ve infaz sırasında duraksamaya neden olmayacak biçimde ve infazı kabil hüküm oluşturmak zorunda olduğu halde Mahkemece çekişmeli taşınmazlar üzerinde belirli bölümlerde kabul ve tescil kararı verilmekle yetinilip, kalan taşınmaz bölümleri hakkında tescil hükmü kurulmaması da isabetsizdir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.