Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/20167 E. 2015/9831 K. 07.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20167
KARAR NO : 2015/9831
KARAR TARİHİ : 07.09.2015

MAHKEMESİ : ÇERKEZKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu…. Mahallesi çalışma alanında bulunan 51 ada 17 parsel sayılı 1927 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 2/3 payı İsmail, 1/3 payı Hatice adına 19.08.1980 tarihinde tespit ve tescil edilmiş, daha sonra taşınmaz 513 ada 4 ve 5 sayılı parsellere ifraz edilerek mirasçılar ….. ve diğerleri adına intikal etmiştir. Davacı ….., taşınmazın murisinden intikal ettiği iddiası ile tapu iptal ve tescil istemiyle 25.06.2010 tarihinde dava açmış, yargılama sırasında dava hakkı Ş.. B..’e devredilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabul nedeniyle kısmen kabulü ile çekişmeli 513 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazda davalılar… oğlu… oğlu … oğlu … kız… , …kızı … oğlu ….. adına mevcut tapu kayıtlarının iptali ile davacı ….. adına tapuya kayıt ve tesciline, 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre dolduktan sonra dava açıldığı anlaşıldığından diğer davalılar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar….. ve diğerleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, bir kısım davalılar yönünden kabul nedeniyle davanın kabulüne, diğer bir kısım davalılar yönünden ise hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesine göre; “bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. “Zamanın geçmesiyle bir hak ortadan kalkıyorsa buna hak düşürücü süre (sükut-u hak süresi) denir. Yasada öngörülen 10 yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu tartışmasızdır. Bu süreler kamu düzenine ilişkin olup, zamanaşımı def’inden farklı olarak hâkimin, dava şartı olan hak düşürücü süreyi kendiliğinden dikkate alması zorunludur. Somut olayda taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 19.08.1980 tarihi ile davanın açıldığı 25.06.2010 tarihi arasında hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu kuşkusuzdır. Hal böyle olunca, mahkemece, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olan davanın reddine karar vermek gerekirken, dayanılan hakkın ileri sürülmesi hakkı ortadan kalktıktan sonra davalıların kabul beyanlarına itibar edilerek bir kısım paylar yönünden esasa ilişkin hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.