Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/1992 E. 2014/2533 K. 13.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1992
KARAR NO : 2014/2533
KARAR TARİHİ : 13.03.2014

MAHKEMESİ : VAN KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2013
NUMARASI : 2007/71-2013/1

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında çalışma alanında bulunan … ada … parsel sayılı 146.987,55 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle E.. A.. ve müşterekleri adına tespit edilmiştir. Davacı M.. A.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli … ada 139 parsel sayılı taşınmazın payları oranında davacı ve bir kısım davalılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan Z.. A.. ile L.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve 298. maddeleri, kararın “gerekçe” içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, “iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddeleri gereğince kadastro hakimince verilecek hükmün, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde, infazı kabil olması gerekmektedir. Mahkemece, “1/4’er payın M.. A.., B. A., E.. A.. ve H.. A.., 2/8’er payın S. P. ve İsmail Acar adına tesciline” şeklinde pay payda eşitliği sağlanmadan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesine aykırı olarak hüküm kurulmuş olması isabetsiz olduğu gibi kararın gerekçe kısmında taşınmazın yarısının davacıya, kalan yarısının davalılara ait olduğu kabul edilmesine karşın, hüküm kısmında taşınmazın 1/4 payının davacı adına tesciline karar verilerek gerekçe ile hüküm fıkrası arasında oluşturulan uyumsuzluk adalete güven ilkesini zedelemekte olup, ayrıca Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın aleniliği prensibine, usul ve yasa hükümlerine de aykırıdır. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 13.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.