Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/19808 E. 2015/9915 K. 08.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19808
KARAR NO : 2015/9915
KARAR TARİHİ : 08.09.2015

MAHKEMESİ : KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında …Köyü çalışma alanında bulunan 108 ada 133 ve 135 parsel sayılı sırasıyla 3000 ve 6000 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı nedeniyle davalı…. adına, 108 ada 147 parsel sayılı 6.168,37 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı …. adına, 108 ada 146 parsel sayılı 23.416,27 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı …. adına, 108 ada 148 parsel sayılı 17.902,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı …. ve …. adına, 108 ada 166 parsel sayılı 17.188,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı .. adına, 108 ada 134 parsel sayılı 4000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise davalı ….. adına ayrı ayrı vergi kaydı, irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların mera vasfında olduğu iddiasına dayanarak ayrı ayrı dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 108 ada 134, 147 ve 148 parsel sayılı taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına, 108 ada 133, 135, 146 ve 166 parsel sayılı taşınmazların ise tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi, davalı ….., davalı .. ve …. …, davalı …. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazlardan 108 ada 134, 147 ve 148 parsel sayılı taşınmazların komşu 108 ada 132 sayılı mera parseli ile çevrili olduğu, mera parseli ile taşınmazlar arasında doğal veya yapay sınır bulunmadığı, meranın devamı niteliğinde olup mera bütünlüğünü bozduğu, diğer 108 ada 133, 135, 146 ve 166 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin ise her ne kadar dayanak tapu kayıtlarının 2. keşifte mahalli bilirkişilerce uygulayamamış ise de ilk keşifte uygulama sonucunda 108 ada 166 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafın tutunduğu 09.02.1939 tarih 9 sırada kayıtlı tapu kaydının kapsamında kaldığı, 135 parsel sayılı taşınmazın 28.09.1999 tarih 18 sırada kayıtlı tapu kaydının kapsamında kaldığı, 133 parsel sayılı taşınmazın ise 28.09.1999 tarih 17 sırada kayıtlı tapu kaydının kapsamında kaldığı, belirtilmek suretiyle tapu kayıtlarının taşınmazlara miktar ve sınır itibarıyla uyduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, 04.07.2007 tarihli ilk keşifte 28.09.1999 tarih ve 8 sayılı tapu kaydı çekişmeli taşınmazlardan 108 ada 135 parsel sayılı taşınmaza uygulandığı halde keşif sonrası dosyaya ibraz edilen … tarafından hazırlanan 16.07.2007 tarihli fen bilirkişi raporunda 28.09.1999 tarih ve 18 sayılı tapu kaydının çekişmeli 108 ada 146, 147 ve 148 parsel sayılı taşınmazları kapsadığı belirtilmek suretiyle çelişki yaratılmış, oluşan bu çelişki mahkemece giderilmediği gibi fen bilirkişi raporu uygulanan tapu kayıtlarının kapsamlarını gösterir ve keşfi takibe imkan verir nitelikte bulunmamaktadır. Yine çekişmeli 108 ada 133, 134, 135, 146, 147 ve 148 parsel sayılı taşınmazlara komşu 108 ada 132 mera parseli ile çevrili olmasına rağmen yöntemine uygun mera araştırması yapılmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece, taşınmazların bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları, fen bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi hükmü uyarınca doğru olan 28.09.1999 tarih ve 7 sayılı, 28.09.1999 tarih ve 8 sayılı ve de 09.02.1939 tarih ve 9 tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kayıtlarının haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı, tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve dayanak belgeleri de sorulmak sureti ile denetlenmeli, uzman bilirkişiye tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, böylece tapu kayıtlarının kapsamı kesin olarak belirlenmeli, dayanılan tapu kayıtlarının genişletilmeye elverişli sınır tipi olduğu dikkate alınmalı, çekişmeli 108 ada 133, 134, 135, 146, 147, 148 parsel sayılı taşınmazların öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, çekişmeli taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazların öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, zaman içinde sınırlarında genişleme olup olmadığı hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bir yerin kadim mera olduğundan söz edilebilmesi için başlangıcı bilinmeyen zamandan beri o yer halkı tarafından sadece hayvan otlatmak amacı ile kullanılan yerlerden olması gerektiğinin göz önünde bulundurulması, bu suretle zilyetlikle edinmeye uygun olup olmadığı belirlenmeli; yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların tarımsal niteliğini bildiren, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisine uygulanan tapu kayıtlarının kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine,
08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.