Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/19661 E. 2015/14516 K. 01.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19661
KARAR NO : 2015/14516
KARAR TARİHİ : 01.12.2015

MAHKEMESİ: 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2014
NUMARASI : 2014/12-2014/267

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sonunda……..Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacılar adına kayıtlı bulunan eski 634 parsel sayılı 3.480,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 114 ada 12 parsel numarasıyla ve 3.292,31 metrekare yüzölçümlü, eski 635 parsel sayılı 2.560,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 114 ada 13 parsel numarasıyla ve 2.392,73 metrekare yüzölçümlü, eski 636 parsel sayılı 1.470,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 114 ada 14 parsel numarasıyla ve 1.386,16 metrekare yüzölçümlü, davalı ….. adına kayıtlı bulunan eski 633 parsel sayılı 2.390,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 114 ada 11 parsel numarasıyla ve 2.435,89 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı…. ve arkadaşları uygulama kadastrosu sırasında adlarına kayıtlı taşınmazların yüzölçümlerinin eksildiğini, eksikliğin komşu eski 633 yeni 114 ada 11 parsel ve yol olarak bırakılan bölümde kaldığını öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; mahkemece tesis kadastrosuna ait orjinal pafta haritası, ölçü çizelgesi, ölçü krokisi ve hesap cetveli getirtilerek dosya keşfe hazırlanmamış, öte yandan hükme esas alınan teknik bilirkişiler raporunda gösterildiği şekilde eski tapulama parsel sınırı ile parsel mülkiyet sınırı olarak gösterilen ve 22/2-a uygulaması ile oluşan sınırların birbiri ile çakışmadığı gözlenmiş olmasına rağmen teknik bilirkişi raporunda bu değişikliğin nedenine ilişkin açıklık getirilmemiştir. O halde doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, öncelikle dosya yukarıda açıklanan şekilde keşfe hazır hale getirilmeli, bundan sonra mahallinde yöntemine uygun keşif yapılarak, uygulama kadastrosunda aradaki fiili sınırların değil, esas alınması gerekenin taşınmazın tesis kadastrosu sırasında ölçü krokisi ve ölçü cetveline göre paftaya aktarılması sırasında hata olup olmadığının denetlenmesi olduğu gözetilerek, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden yukarıda açıklanan niteliklere sahip rapor ve eki haritaları düzenlemesi istenmeli; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu şekilde araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,
01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.