Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/19607 E. 2015/9963 K. 08.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19607
KARAR NO : 2015/9963
KARAR TARİHİ : 08.09.2015

MAHKEMESİ : ÇANAKKALE SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2012
NUMARASI : 2010/1195-2012/513

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu D. Köyü çalışma alanında bulunan 105 ada 13 parsel sayılı 39,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı İ.. A.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı D. Köyü Tüzel Kişiliği taşınmazın köy orta mallarından olup adlarına tescil edilen komşu 105 ada 14 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunu öne sürerek adına tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 105 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptaliyle davacı D. Köyü Tüzel Kişiliği adına tapuya tesciline, taşınmaz üzerindeki 39 m2 yüzölçümünde ki yapının mülkiyetinin davalıya ait olduğunun tapu kütüğüne şerh edilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; taşınmaz üzerindeki binanın dava dışı Ali tarafından yaptırılarak davalıya kadastro tespitinden 16 yıl evvel satıldığının sabit olduğu, ancak taşınmazın davalıya ait olduğuna dair delil sunulamadığı, buna karşılık davacının iddiasını ispat ettiği gerekçe gösterilerek karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı Köy Tüzel Kişiliği taşınmazın köy orta malı olduğu gibi komşu 105 ada 14 parsel numarası ile adlarına kayıtlı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunu öne sürmüştür. 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesine göre herkes iddiasını ispat ile yükümlü olup somut olayda ispat yükü davacı taraftadır. İddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi için yapılan keşif sırasında dinlenilen yerel bilirkişi, tanıkların ağırlıklı beyanları ile tarafların ortak tanığının beyanları bir arada gözetildiğinde taşınmazın evveliyatında dava dışı Hüseyin kişiye ait olduğu, akabinde bu kişinin taşınmazı 1973 yılında dava dışı Ali sattığı, Ali 1976-77 yıllarında taşınmaz üzerine bina yaparak taşınmaza zilyet ettiği, sonrasında 1990 yılında davalıya senetle sattığı, taşınmazın o günden bu yana davalı tarafın zilyetliğinde olduğu anlaşılmıştır. Kaldı ki ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir. Bu durumda ispat yükü üzerinde olan davacı taraf taşınmazın köy orta malı olduğu ve adına tescil edilen dava dışı 105 ada 14 parselin devamı niteliğinde olduğu iddialarını kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.