YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1958
KARAR NO : 2014/2529
KARAR TARİHİ : 13.03.2014
MAHKEMESİ : ARAÇ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2013
NUMARASI : 2007/39-2013/3
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında I. Köyü çalışma alanında bulunan … ada … ve … parsel sayılı 622.82, 964.21, 815.58, 956.56 ve 1085.26 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı A.. G.. adına tespit edilmiştir. Davacı S.. P.., çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, çekişmeli taşınmazların kök murisi H. G.’dan intikal ettiğini ve mirasçılar arasında terekesinin taksim edilmediğini ileri sürmüş; davalı A.. G.. dava konusu taşınmazların O. G.’a ait iken taşınmazları eşi Hatice’ye 1962 tarihli senetle devrettiğini, Hatice’nin de 1986 tarihinde ölünceye kadar bakma şartıyla taşınmazları kendisine verdiğini, muris H. G. mirasçılarının taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliklerinin bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, taşınmazların öncesinin muris H. G.’a ait olduğunun ispat edilemediği, davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazların davacının murisi Hüseyin’den gelip gelmediği, taşınmazlar muris Hüseyin’e ait ise mirasçılar arasında yöntemince paylaşılıp paylaşılmadığı ve paylaşım yapılmış ise çekişmeli taşınmazların murisin oğlu O. G.’a isabet edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Ne varki mahkemece bu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamış, mahallinde yapılan keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklar da taşınmazlar üzerinde 15-20 yıldır sürdürülen zilyetliğin bulunmadığını beyan etmelerine rağmen yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazların kök muris Hüseyin’den intikal edip etmediği, Hüseyin’den intikal etmiş ise terekeye dahil taşınmazların tüm mirasçıların katılımı ile paylaşılıp paylaşılmadığı ve paylaşılmış ise paylaşımın ne zaman yapıldığı, çekişmeli taşınmazların paylaşıma konu olup olmadığı, olmuş ise Osman’a düşüp düşmediği, paylaşımda her bir mirasçıya yer verilip verilmediği, kadastro tespit tarihine kadar taksimin bozulup bozulmadığı, paylaşımdan sonra taşınmazları kimin kullandığı maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tutanak tanıklarının anlatımları ile yerel bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tutanak bilirkişilerinin tümü taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, taksime dair beyanlar dosyaya getirtilecek olan murise ait taşınmazların tutanakları ile denetlenmeli, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.