Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/19389 E. 2015/10248 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19389
KARAR NO : 2015/10248
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

MAHKEMESİ : MESUDİYE KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, …. Merkez Mahallesi çalışma alanında bulunan, temyize konu 163 ada 203, 164 ada 129 ve 166 ada 83 parsel sayılı 609,58; 256,47 ve 1.354,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, miras yolu ile gelen hak, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iştirak halinde mülkiyet olarak davalılar … ve arkadaşları adına tespit edilmiştir. Davacı ….., çekişme konusu 163 ada 203 ve 166 ada 83 parsel sayılı taşınmazların müşterek muris .. ..’ten intikal ettiği ve terekenin usulünce taksim edilmediği iddiasıyla tüm ….. mirasçıları adına, 164 ada 129 parsel sayılı taşınmazın ise kendi murisi … adına tapuda kayıtlı bulunduğunu ileri sürerek adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişme konusu 163 ada 203 ve 166 ada 83 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile müşterek kök muris ….. mirasçıları adına miras payları oranında, 164 ada 129 parsel sayılı taşınmazın davacı ….. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu 164 ada 129 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan temyiz incelemesinde; davacı çekişmeli taşınmazın tapuda murisi … adına kayıtlı bulunduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise taşınmazın davacı ile müşterek kök murisleri olan …. intikal ettiğini ve yapılan taksim sonucu kendi murislerine isabet ettiğini ve uzun yıllardır kendi zilyetliklerinde bulunduğunu savunmuşlardır. O halde taraflar arasındaki ihtilaf taşınmazın tarafların müşterek murisi … mi yoksa davalılarla ya da kök muris… ile mirasçılık ilişkisi olmayan davacının murisi… mi intikal ettiği, Haziran 1926 tarih ve 3 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı ve bu tapu kaydının hukuki değerini koruyup korumadığı noktasındadır. Mahkemece, davacı tarafın dayandığı Haziran 1926 tarih 3 sıra numaralı tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; mahkemece mahallinde yapılan keşifte tapu kaydı yöntemince uygulanmamış, sınırları zeminde tek tek belirlenmeden yerel bilirkişilerin ve tanıkların komşu parsellerin tutanak ve dayanakları ile de denetlenmeyen soyut nitelikteki beyanları ile yetinilmiş, tapu kaydının hukuki değerini koruyup korumadığının değerlendirilmemiş, taşınmazın kimden intikal ettiği ve kim tarafından ne zamandan beri zilyet edildiğinin dahi belirlenmemiş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilemez. Doğru sonuca varabilmek için davacının dayandığı tapu kaydı tesisinden itibaren getirtilmeli, ondan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında; davacının dayanağı tapu

kaydının sınırları tek tek okunup, mahalli bilirkişi ve tanıklardan tapu kaydı sınırlarında okunan yerleri zeminde göstermeleri istenilmeli, fen bilirkişi tarafından gösterilen sınırlar kroki üzerinde işaretlenmeli, bilirkişilerce gösterilemeyen hudutlar için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli ve bu şekilde dava konusu taşınmazın davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeli, daha sonra dava konusu taşınmazın kim tarafından neye istinaden ve ne zamandan beri zilyet edildiğine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tapu kaydında davacının murisi … payının 15/720 olduğu göz önünde bulundurularak taşınmazın diğer kayıt maliklerinden ve de… mirasçılarından davacıya intikal edip etmediği ve tapu kaydının hukuki değerini kaybedip kaybetmediği belirlenmeli, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
2- Dava konusu 163 ada 203 ve 166 ada 83 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince; Mahkemece dava konusu taşınmazların 1921 tarihinde ölen müşterek kök muris… intikal ettiği ve terekenin usulünce taksim edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı, çekişmeli taşınmazların müşterek kök muris… intikal ettiğini ve terekenin taksim edilmediğini ileri sürerek dava açmıştır. Davalı taraf ise taşınmazların taksim edildiğini ve uzun yıllardır kendileri ve murisleri tarafından zilyet edildiğini savunmuşlardır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmazların müşterek kök muris … gelip gelmediği ve terekenin taksim edilip edilmediği, taşınmazların ne zamandır davalılar ve murisleri … ve dedeleri … tarafından kullanıldığı noktasında toplanmaktadır. Ne var ki mahkemece bilgisine başvurulan yerel bilirkişi, tanık ve tespit bilirkişisi beyanları bu hususları açıklığa kavuşturacak nitelikte değildir. Doğru sonuca varılabilmesi için taşınmaz başında mahallini iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile yeniden keşif yapılarak çekişmeli taşınmazların müşterek kök muris … intikal edip etmediği taşınmazların taraflar arasında taksime konu yapılıp yapılmadığı, taşınmazların murisin ölüm tarihi olan 1921 ‘den beri davalılar ve murisleri olan babaları …ondan öncede dedeleri … tarafından kullanılıp kullanılmadığı sorulup saptanmalı, taşınmazların müşterek kök muris … ölüm tarihinden beri davalılar ve murisleri … tarafından kullanıldığının saptanması halinde insan ömrünü aşan süreye ulaşan uzun süreli zilyetliğin, paylaşmaya karine oluşturacağı da göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,