Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/19281 E. 2015/10222 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19281
KARAR NO : 2015/10222
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

MAHKEMESİ : TÜRKOĞLU KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kadastro sırasında … Köyü çalışma alanı içinde kalan 254 parsel sayılı 127.400 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve irsen intikal nedenleri ile ….. ve müşterekleri adına tespit edilmiştir. İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen davacı Hazine, davalı tarafın vergi kaydının taşınmaza ait olmadığı, gayri sabit sınırlı olduğu, miktar fazlasının Hazine’ye ait olduğu ve zilyetlik koşullarının gerçekleşmediği iddiaları ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı Hazine tarafından açılan davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle Yasa’ya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak mahkemece dava konusu taşınmazın davalıların dayanağı olan ve tespitte uygulanan vergi kaydının kapsamında kaldığı gerekçesi ile tamamı yönünden tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de verilen karar dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Tespite esas alınan 1938 tarih ve 154 tahrir nolu vergi kaydı yol ve kemer burnu hududu ile gayri sabit sınırlı olup miktarı da 80 ar (8.000 metrekare) dır. Dava konusu taşınmaza komşu olan ve …İlçesi, … Köyünde kalan 103 ada 1 parsel sayılı taşınmaz belgesiz zilyetlik nedeni ile ….. adına tespit ve tescil edilmiş, Hazine tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davasında söz konusu vergi kaydı dayanak yapılmış ve vergi kaydının zemine uygulaması sonunda 103 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte 254 parsel sayılı taşınmazın da bir bölümünü kapsadığı belirlenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda vergi kaydının 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazı kapsadığı, zilyetliğin de davalılarda olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ve karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Netice itibari ile 1938/154 tahrir numaralı vergi kaydının kapsamı hükmen 103 ada 1 parsel sayılı ve 7760 metrekare yüzölçümlü taşınmaz olduğu belirlenmiştir. Kadastro Mahkemesince uyuşmazlığın, kadastro tespit günündeki hukuksal duruma göre ve kazanılmış haklar nazara alınarak çözümlenmesi zorunludur. Dava konusu taşınmazın kadastro tesbiti 19.06.1958 tarihinde 5602 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre yapılmıştır. Sözü edilen Yasa, zilyetlikten iktisap edilebilecek taşınmazların toplam miktarı hususunda bir sınırlama içermemektedir. Ancak sınırsız kazanımlar yönünden görülen sakınca üzerine 17.03.1954 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı Yasayla 5602 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde değişiklik yapılarak belgesiz zilyetlikten mülk edinilebilecek taşınmazların miktarı beher taşınmazda 20 dönüm olarak sınırlandırılmış ve bu miktarı aşan taşınmaz iktisabında 10 yıl ve daha önceki tarihli vergi kaydının mevcudiyeti aranmıştır. 12.07.1966 tarihinde yürürlüğe giren 766 sayılı Tapulama Kanununun 33. maddesi, her bir taşınmazda 20 dönüm olan miktar sınırını 100 dönüme çıkarmıştır. Hukukumuzda, belgesiz zilyetlikten edinilebilecek taşınmazların toplam yüzölçümü hususunda ilk sınırlama 766 sayılı Yasa’nın 33. maddesini değiştiren ve 26.07.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1617 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Bu değişiklikle beher taşınmazın 20 dönümlük miktarının belgesiz zilyetlikle edinilebileceği kabul edilmiş ancak bu yolla kazanılacak taşınmazların büyüklüğünün bir tapulama bölgesinde 50 dönümü geçemeyeceği hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunla getirilen ek madde, sözü edilen değişikliğin Yasanın neşir ve ilan edildiği tarihe kadar açılmış bulunan davalarda uygulanamayacağı hükmüne amirdir. 09.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu ise belgesiz zilyetlikten mülk edinilebilecek taşınmazların miktarını aynı çalışma alanı içinde kuru toprakta 100, sulu toprakta 40 dönüm olarak belirlemiş, fazlası için 14. maddede yazılı belgelerin mevcudiyetini şart koşmuştur. Somut olayda, tesbit gününde 5602 sayılı Yasanın 6335 sayılı Yasa ile değişik 13. maddesi yürürlükte olmakla birlikte yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren 766 sayılı yasanın 33. maddesi zilyet lehine hüküm içermekte olup anılan bu madde davalı taraf açısından kazanılmış hak oluşturmaktadır. Buna göre diğer koşulların varlığı halinde davalı tarafın belgesiz zilyetlikten her bir taşınmazda 100 dönüm miktarında mülk edinmesi mümkün bulunmaktadır. Bu durumda davalı tarafın edinebileceği taşınmaz miktarı vergi kaydının eksik kalan kısmı olan (8.000-7760=240) 240 metrekare ve her bir taşınmazda 100 dönüm sınırlaması gereğince 100.000 metrekare olmak üzere toplamda 100.240 dır. Hal böyle olunca mahkemece Hazine tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile taşınmazın 100.240 metrekarelik bölümünün tespit gibi davalı taraf adına kalan 27.160 metrekarelik bölümünün ise davacı Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.