Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/1870 E. 2014/4447 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1870
KARAR NO : 2014/4447
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : KARABÜK KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2013
NUMARASI : 2013/24-2013/94

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında G. Köyü çalışma alanında bulunan . ada 80 parsel sayılı 784,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandrıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı M.. A.. adına tespit edilmiştir. Davacı A.. A.., miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli .. ada 80 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişinin 13.09.2009 havale tarihli raporuna ekli krokide (C) harfi ile gösterilen bölümün 1/2 paylı olarak davacı A.. A.. ve davalı M.. A.. adına, (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik açılan davanın ise reddi ile bu bölümün tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı M.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; dava ve temyize konu olup uzman fen bilirkişinin 13.09.2013 havale tarihli raporuna ekli krokide (C) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün taraflar arasında ortak olarak kullanıldığı ve paylaşıma tabi tutulmadığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorundadır. Somut olayda; hükme 13.09.2013 tarihli uzman fen bilirkişi raporu esas alınmıştır. Anılan bilirkişi raporunda dava ve temyize konu (C) harfi ile gösterilen bölümün odunluk olduğu açıklanmıştır. Mahkemece taşınmaz başında iki defa keşif yapılmış, her iki keşifte dinlenilen bir kısım yerel bilirkişi, tutanak bilirkişi ve tanıklar taşınmaz üzerinde davacı ve davalının ortak olarak kullandıkları bölüm olduğunu belirtmiştirlerdir. Ne var ki, yapılan keşifler sonrası alınan uzman fen bilirkişi raporlarında dinlenilen bir kısım yerel ve tutanak bilirkişilerin tarif ettiği ve “..tarafların ortak olarak kullandıkları belirtilen..” kısmın taşınmazın hangi bölümü olduğu açıkça belirtilmemiştir. Hatta her iki keşifte de dinlenilen bir kısım yerel ve tutanak bilirkişilerin aynı kişiler olmasına rağmen her iki keşif sonrası alınan uzman fen bilirkişi rapor ve haritalarında taşınmaz bölümleri farklı miktar ve yüzölçümü ile gösterilmiştir. Hal böyle olunca dinlenilen bir kısım yerel bilirkişi, tutanak bilirkişi ve tanık sözleri ile uzman fen bilirkişi raporları arasında tam birliktelik sağlanmamış,alınan uzman fen bilirkişi raporları keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli olarak düzenlenmemiştir. Böylesine yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taşınmaz başında yerel bilirkişiler, tutanak bilirkişilerin tümü ve taraf tanıkları ile birlikte yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişiler, tutanak bilirkişileri ve tanıklarca gösterilecek taşınmaz bölüm ya da bölümleri uzman fen bilirkişi rapor ve haritasına işaretlettirilmeli, uzman fen bilirkişiler tarafından düzenlenecek raporda gösterilen taşınmaz bölüm ya da bölümleri yerel bilirkişiler, tutanak bilirkişileri ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli olarak açıklanmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi dava konusu taşınmazın geriye kalan ve esasen dava konusu edilmeyen (A) harfi ile gösterilen bölüm hakkında herhangi bir tescil hükmü oluşturulmaması dahi isabetsiz olup, davalı M.. A.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi .