YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1846
KARAR NO : 2014/5528
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
MAHKEMESİ : BİTLİS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2006/411-2013/202
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı N.. K.. Y.. Köyü çalışma alanında bulunan ve taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 01.11.2011 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 17.607,64 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı N.. K.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek hüküm verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermek için yeterli değildir. Dava, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tapulama harici bırakılan yerlerdendir. Davacı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Böyle bir taşınmazın iktisap edilebilmesi için; öncelikle taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra ise 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca; emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Yargılama sırasında davalı Hazine dava konusu taşınmazın mera olduğu iddiasını dile getirmesine rağmen mahkemece tescili istenen taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı usulünce araştırılmamış, kadim mera araştırması yönünden komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanık dinlenmemiş, tahsisli mera yönünden ise ilgili kurumlardan soruşturmalar eksik yapılmıştır. Bununla birlikte tescili istenen taşınmaz bölümü üzerinde davacı tarafın zilyetliğinin süresi ve sürdürülüş biçimi yönünden yapılan araştırma da hüküm vermek için yetersiz olduğu gibi yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu ile birden fazla ziraatçi bilirkişi kurulundan alınan raporlar hava fotoğrafları incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle denetlenmemiştir. Nitekim bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. O Halde, sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların jeodezi ve fotogrametri uzmanı fen bilirkişilerince stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla ekilmeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalı, taşınmazın öncesinin mera olduğu ileri sürüldüğüne göre yöntemince mera araştırması yapılmalı, bundan sonra Ziraat Fakültelerinin Toprak Bölümü Öğretim Üyelerinden seçilecek 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve komşu köyden seçilecek yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla önceki bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı hususları ve de komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı özellikle belirtilmeli, ortaya çıkacak sonuca göre belgesiz araştırması yapılmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.