Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/18313 E. 2015/9978 K. 09.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18313
KARAR NO : 2015/9978
KARAR TARİHİ : 09.09.2015

MAHKEMESİ : BOYABAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ….. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.710.29 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne dair yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; verilen karar dosya kapsamına, usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmamaktadır. Dava, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu edilen taşınmaz bölümü, 1956 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tepe vasfında olması nedeniyle tespit harici bırakılan yerlerdendir. Davacı …, çekişmeli taşınmazın 20 yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulunduğunu belirtmiş ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Kural olarak; TMK’nın 640/2 ve 702/2. maddelerine göre;…. yürürlük gününde sonra ölenlerin terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK’nın 701 ve 702. maddelerine göre belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK’nın 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişi durumunda bulunan davalılara karşı dava açmaları zorunludur. Somut olayda taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve davacı tanığı davacının, taşınmazı sağlığında babası ile birlikte kullandığını, babasının ölümünden sonra da kullanmaya devam ettiğini beyan etmiş oldukları halde Mahkemece bu beyanlar karşısında çekişmeli taşınmazın, adına tescilini isteyen davacıya ne şekilde intikal ettiği, terekeye göre 3. kişi durumunda olan davalılara karşı dava açma sıfatı ve yetkisi bulunup bulunmadığı üzerinde durulmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece bu hususun araştırılması, şayet dava konusu taşınmaz, satış, bağış ya da murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında yapılan paylaşım ile davacıya kalmış ise, davanın şimdi olduğu bu haliyle yürütülmesi, aksi halde, bir başka ifade ile taşınmazın terekeye dahil olduğu sonucuna varılması halinde ise davacının üçüncü kişiye karşı tek başına dava açamayacağının düşünülmesi gerekmektedir. Bu usuli eksiklik yerine getirilmeden yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 09.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.