YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17322
KARAR NO : 2014/11896
KARAR TARİHİ : 27.10.2014
MAHKEMESİ : ORTACA (KAPATILAN) KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2012
NUMARASI : 2012/20-2012/29
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ….. Köyü çalışma alanında bulunan 146 ada 40 parsel sayılı 7501,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve davalı C.. T..’ün kullanımında olduğu şerhi verilerek davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı H.. K.., taşınmazın kendi kullanımında bulunduğunu öne sürerek adına kullanıcı şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 146 ada 40 parsel sayılı taşınmazın Dairemizin geri çevirme kararı uyarınca getirtilen Fethiye Kadastro Mahkemesinin 2013/57 Esas sayılı dosyasında da dava konusu edildiği ve tutanak aslının da bu dosyada bulunduğu belirlenmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca, kadastro hakimi taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmak; doğru, uygulanabilir, açık ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte hüküm kurmakla yükümlüdür. Aynı taşınmaz hakkında birbirinden farklı hükümler kurulması halinde infazda şüphe ve tereddüt oluşacağı, amaçlanan tapu sicilinin tesis edilemeyeceği açıktır. Bu nedenle, kadastro mahkemelerinde, aynı kadastro parseli hakkında açılan davaların birlikte görülmesinde zorunluluk vardır. Hal böyle olunca mahkemece, aynı taşınmaza ilişkin bulunan davaların HMK’nın 166 ve devamı maddeleri gereğince birleştirilmesine karar vermek gerekirken, ayrı ayrı yargılamaya devam edilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.