Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/17047 E. 2015/12600 K. 27.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17047
KARAR NO : 2015/12600
KARAR TARİHİ : 27.10.2015

MAHKEMESİ : CİZRE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2014
NUMARASI : 2013/31-2014/18

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Ç. Köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 36 parsel sayılı 599.377,91 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu gibi kimsenin de mülkiyet iddiasında bulunmadığından söz edilerek ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı H.. A.. ve arkadaşları kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece “keşif giderlerinin yatırılması için usulüne uygun süre verilmesi” gereğine değinen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 116 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, belirlenen kesin süre içinde keşif giderleri yatırılmadığından söz edilerek ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Taraflardan her biri, 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesi gereğince, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenecek avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. 3402 sayılı Kanun’un 36/1. maddesi gereğince avans yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacaktır. Bu durumda verilecek karar ise, davanın esasına ilişkin olup, taraflar arasında kesin hüküm oluşturacaktır. 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesinin uygulanabilmesi için öncelikle dosyanın keşfe hazır hale getirilmesi, bundan sonra keşfe ilişkin ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, tanıklar ve teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları ve tanıklara davetiye tebliğ edilip, arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Somut olayda; çekişmeli taşınmaza komşu 116 ada 41, 42, 43, 44, 45, 2, 9 ve 11 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanak örnekleri ile varsa dayanağı kayıtlar getirtilmemiş olduğuna göre dosyanın keşfe tam olarak hazır hale geldiğinden söz edilemez. Öte yandan kesin süreye konu işlemlerin kalem kalem ve açık olarak belirlenmesi gerekirken hükme esas alınan 13.05.2014 tarihli celse ara kararında tanık ve bilirkişilere ödenecek ücretler belirlenmediği gibi, mahkemenin 21.10.2008 tarihli ara kararı doğrultusunda belirlenen 396,00 TL keşif ücreti 12.11.2008 tarihli tahsilat makbuzu ile yatırılmasına rağmen söz konusu bu miktarın hükme esas alınan 13.05.2014 tarihli duruşmada belirlenen 549,50 TL toplam giderden mahsup edilmek suretiyle bakiye kalan miktar yönünden davacılar tarafına kesin süre verilmemiş, bu yolla davacılara ödenmesi gereken miktardan daha fazla bir yükümlülük yüklenmiştir. Bu halde mahkemece oluşturulan ara kararının kesin süre sonuçlarını uygulanmasını gerektirecek nitelikte olduğundan bahsedilemez. O halde mahkemece, dosya keşfe hazır hale geldiği takdirde, davacı tarafa keşif giderlerini yatırması için 3402 sayılı Yasa’nın 36. maddesi uyarınca yeniden yöntemine uygun makul bir süre verilmeli, ara kararı gereklerinin yerine getirilmesi durumunda mahallinde keşif yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Usulüne uygun olmayan ara karara dayanılarak yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 27.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.