Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/1656 E. 2014/2875 K. 19.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1656
KARAR NO : 2014/2875
KARAR TARİHİ : 19.03.2014

MAHKEMESİ : FETHİYE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2013
NUMARASI : 2013/31-2013/148

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “çekişmeli … ada 16 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının, taşınmazın beyanlar hanesinde lehine şerh bulunan Ş. K. ölü olduğu halde mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmadığı, taraf teşkilinin dava şartı olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına ilişkin hüküm kurulmasının isabetsizliğinde” değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, temyize konu çekişmeli … ada 16 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı E.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun, 15.01.2009 tarih ve 5841 sayılı Yasa ile değişik Ek-4. maddesi, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5.6.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu, kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı hususlarının, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek ve Hazine adına tescil edilmek suretiyle kadastrosunun yapılacağı hükmünü içermektedir. “Kullanım kadastrosu” olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir. Bu çalışmalar sırasında, 2/B sahaları içinde mevcut dere ve yol gibi kamuya terk edilmiş yerler ise haritasında gösterilmekte ve tapudan terkin edilmektedir. Hal böyle olunca, kullanım kadastrosu sırasında tesis edilen parseller kapsamında kalan ancak tespit günü itibariyle kamuya terkedilmiş yol olduğu iddia olunan taşınmazların haritasında yol olarak gösterilmesinin talep edilmesi mümkündür. Dairemizin içtihat ve uygulamaları yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda istikrar kazanmıştır. Somut olaya gelince, davacı, çekişmeli 165 ada 16 parsel sayılı taşınmaz içinden geçtiğini iddia ettiği yolun kadastro paftasında yol olarak gösterilmesi istemi ile dava açmış olup açıklandığı üzere davacının talebinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece, 3402 sayılı Yasa’nın Ek-4. maddesi ile buna dair çıkarılan 2009/15, 2011/2 ve 2012/5 sayılı genelgeler çerçevesinde değerlendirme yapılıp, dava konusu bölümün tespit günü itibariyle yol olarak kullanılan kamuya ait bir taşınmaz olup olmadığı usulünce araştırılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, taşınmazın zeminin ve mülkiyet hakkının kullanım kadastrosuna ilişkin davanın konusu olamayacağı gerekçesi ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
19.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.