Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/16500 E. 2014/11780 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16500
KARAR NO : 2014/11780
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2012
NUMARASI : 2011/67-2012/221

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sonucunda ….. Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda İ.. Ö.. adına kayıtlı bulunan eski 300 parsel sayılı 6.750 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 110 ada 72 parsel numarasıyla ve 6.060,11 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı İ.. Ö.., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak Hazineye karşı dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İlgililer tarafından, uygulama kadastrosu sonucu yapılan işlemlere karşı 30 günlük askı İlan süresi geçtikten sonra Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak davada, uygulama kadastrosunun yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Bu tür ihtilaflarda “lehine sınır değişikliği yapılan kişiden maksat, davacı tarafın taşınmazındaki eksilmenin aksine, taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz malikleridir. Ancak, uygulama kadastrosunun sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan bir kişi ya da kişilerin bulunmaması halinde ise, Tapu Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Mahkemece tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle eksikliğin nereden kaynaklandığı teknik bilirkişilerce belirlenmeksizin, husumet esas alınmak suretiyle karar verilmiştir. Bu şekilde yanılgılı değerlendirme ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşabilmek için, mahallinde yerel bilirkişi ve taraf tanıkları hazır olduğu halde keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanık sözlerine göre taşınmazın sınırları belirlenmeli, teknik bilirkişiden tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle davacı parselindeki eksilmenin nereden kaynaklandığını gösterir rapor tanzim etmesi istenmeli, dava konusu taşınmazın uygulama kadastrosu sonucu oluşan yüzölçümü ile tesis kadastrosundaki yüzölçüm farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde davanın esastan reddine karar verilmeli, dava konusu taşınmazın yüzölçümündeki eksilmenin 22.02.2005 tarih 5304 sayılı Yasa ile getirilen 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi ve bu madde uyarınca 29.11.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümlerine aykırı olduğu belirlendiği takdirde, uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindeki bu davada, komşu parsel maliklerinin, tescil harici taşınmazlar yönünde ise Hazine veya ilgili tüzel kişilerin davaya dahil edilmesi için davacı tarafa olanak verilmeli ve bu şekilde 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf koşulu sağlandıktan sonra hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.