Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/16021 E. 2014/14410 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16021
KARAR NO : 2014/14410
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

MAHKEMESİ : DÜZİÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2014
NUMARASI : 2013/32-2014/115

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “eksik inceleme ile karar verildiği açıklanarak çekişmeli taşınmazın imar-ihya edilip edilmediğinin ve imar planı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, komşu 958 parsel sayılı taşınmazın tutanakları ile varsa dayanağı belgeleri getirtilmesi bundan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.612,43 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın iki katlı ev ve bahçesi niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı E.. G.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığı, davacının Hazineye ecrimisil ödediği gibi tescil dışı bırakılma tarihinden dava tarihine kadar ayrıca hak düşürücü sürenin de geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.09.2003 gün 2003/8-592 Esas, 508 Karar, 05.05.2004 gün 2004/8-252 Esas, 257 Karar ve 09.06.2004 gün 2004/7-327 Esas, 348 Karar sayılı ilamlarında vurgulanan ve Dairemizce de benimsenen ilke gereği uzun yıllardan beri bir taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olan, gerek Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi gerekse Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerindeki taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşulların lehine gerçekleştiği kişinin cebri icra tehdidi altında Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi aleyhine yorumlanamaz. Davacının amacı Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemediği takdirde hakkında Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanacak olması nedeniyle taşınmazların elinden çıkmasına engel olmaktır. Dava, kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tesciline ilişkindir. Bu tip yerlerin komşu parselleri hakkında kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği hükümsüz kılmaz. Dolayısıyla davacı kadastro tespiti öncesindeki zilyetliğine dayanarak adına tescil talebinde bulunabilir. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Yasa’da, gerekse de 4721 sayılı Yasa’nın tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında
kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen yasal düzenleme yoktur. Hal böyle olunca; mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesinde de isabet bulunmamaktadır. Yargıtay bozma ilamında taşınmazın imar planı kapsamına alındığı tarih saptandıktan sonra imar planı kapsamına alındığı tarihe kadar imar-ihya koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti, komşu parsel tutanağı ile varsa dayanağı belgelerin getirtilmesi, çifte tapuya meydan vermemek için taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığının sorulması hususlarına değinilmiştir. Ne var ki; mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılmamış yazılı gerekçelerle davanın reddi yoluna gidilmiştir. Bozmaya uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozmada işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı tarafın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.