Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/15989 E. 2014/13284 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15989
KARAR NO : 2014/13284
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

MAHKEMESİ : AYVACIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2014
NUMARASI : 2012/160-2014/63

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı, ..Köyünde 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında haritasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümü hakkında, kendisine ait 166 ada 140 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğu iddiasına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle 27.08.2012 tarihinde dava açmıştır. F.. M.. ve İ.. Ç.. ise, miras taksimi yapılırken dava konusu taşınmaz bölümünün yol olarak bırakıldığını öne sürerek tescile itiraz etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının, tespit tarihinden itibaren 2 yıllık makul süre içinde dava açmadığı ve kadastro tespiti ile dava tarihi arasında da 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, yörede kadastro tespitinin yapıldığı tarih ile dava tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmamış olup, davacının, kadastrodan sonraki zilyetliğe dayanarak mülkiyet hakkını kazandığından söz edilemez. Diğer taraftan davacı, kadastrodan önceki zilyetliğe de dayanmış olmakla birlikte, mahkemece, kadastro tespitinden itibaren iki yıllık makul sürenin geçmesi ile artık kadastrodan önceki zilyetliğe dayanılarak dava açılamayacağı kabul edilerek davanın tümden reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemenin bu kabulü usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesi uyarınca herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olup, bu özgürlüğün en yaygın kullanılma şekli dava açma hakkıdır. Yine Anayasamızın 13. maddesi uyarınca “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.” 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde, kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden, kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkı 10 yıl ile sınırlanmış ise de, kadastro sırasında tespit harici bırakılarak haklarında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir yasa hükümü bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, davacının kadastrodan önceki zilyetliğe dayanarak açtığı dava yönünden işin esasına girilip, iddia ve savunma çerçevesinde bildirilen deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya uygun bulunmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.